Hayatımda İzlediğim En Manyak, En Rahatsız Edici Film

12038053_693879744080930_8205669767271138921_n

Merhaba arkadaşlar, nasılsınız?

Bu filmi tavsiye etmiyorum!

Çünkü bu filmi Türkiye’de izleyebilecek 60 bin kişi olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen onlardan biri değilsiniz. Onlardan biri olmadığınızı düşünüyorsanız uzak durun ama yazıyı okuyabilirsiniz tabi.

Uzun zamandır peşinde olduğum filmlerden biriydi “Audition/Ölüm Provası” (1999).

Uzun zaman önce “Asya Korku Sineması” diye bir kitap okumuştum. O kitapta en çok izleme isteği uyandıran filmlerin başında geliyordu “Ölüm Provası”. Bu kötü şöhretli filmi hiçbir İnternet platformunda bulamamıştım. Amazon’dan DVD’sini sipariş etmek de istemedim açıkçası.

Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde de yoktu. Açıkça vazgeçmiştim. Geçen hafta “en manyaklar” şeklinde bir listede yine görünce filmi indirmek için şansımı denemek istedim.

İndirebildim.

Yarım saat sonra inmişti işte…

Bilgisayarda dosya olarak bekliyordu. Dün 22’de başlattım filmi. Normalde 22’den sonra film izleyemem ama iddialı korkuları 22’den sonra izlemeyi tercih ederim.

Bugüne kadar manyak filmler izlediğim doğrudur. Bu filmlerin bazıları bende biran önce yatağa gidip uyuma ve dolaysıyla yeni, güneşli bir güne başlama isteği ortaya çıkarmıştır.

Genelde Japon korku filmleridir bunu yapan. “The Grudge/Garez” leri izledikten sonra yatağa kendimi zor atmışımdır. Bunlardan bahsedeceğiz. Daha doğrusu önceden bahsetmiştik ve 16 kişiye ulaşmıştık. Facebook ile şansımızı bir daha deneyeceğiz.

İstismar sineması diye bir şey vardır. Porno gibi bir şeydir. İnsanın en temel dürtülerinden olan ölüm, şiddet, cinsellik gibi dürtüleri sömürerek iş yapmaya çalışan bir türdür. Bu dürtüleri harekete geçiren ama istismar sineması diye kestirip atamayacağımız deha ürünü filmler de vardır.

“Ölüm Provası” nı onlardan biri olarak kabul ederbiliriz. Tıpkı bir dolu Japon korku filmi gibi. Bu filmin yönetmeni Takashi Miike’nin yine Takashi Shimizu’nun, Hideo Nakata’nın bir dolu filmi gibi.

Takashi Miike ilginç bir beyin. Filmlerini izlediğinizde inanılmaz bir emek, bir beyin jimnastiği görürsünüz. Her bir diyalog, her bir sahne üzerinde epeyce çalışıldığı belli bir şekilde dayanılmaz korku atmosferine hizmet eder. İyi bir Takashi Miike filmi başladığında her şey durur. Bu filmin Rottendam’daki gösterimi sırasında bi seyirci kendisine “sen bir şeytansın” dediğinde haklıdır. Normal biri, elinden tutup arkadaşlarınızla tanıştırabileceğiniz biri değildir Miike.

“Ölüm Provası” orta yaşlı bir dulun yeniden evlenme planları yapmasıyla başlıyor. Bunun için bir arkadaşının fikri ilginçtir: Bir film çekmeyi düşünüyormuş gibi yapıp başvuranlara deneme çekimleri yapmak ve ona en uygun kişiyi bulmak. Şen dul Aoyama’nın kendisine uygun bulduğu kişi yani Asami Yamazaki…Nasıl desem? Filmlerde gördüğüm en tuhaf karakter. Sadece dayanılması zor işkence sahnelerinden bahsetmiyorum. O, her konuştuğunda her ekranda göründüğünde sanki dünya formatlanıyor.

Yamazaki ve hayal gücü sınırlarını zorlayan manevi dünyası bu filmi benzersiz kılıyor.

Filmdeki felesefeye gelirsek, bu filmin bazı feministlerin ilgisini çekmiş olmasından bahsediyoruz. Japon sözlü geleneğinden gelen “kötücül” kadın prototipi bu filmde de var ancak bazı radikal feministlerin içindeki yağları eritmiş öğrendiğimiz kadarıyla.

Erkekleri veya erkeklik olgusunu büyük bir kötülük kaynağı olarak gören feministler (tamamen haksız olduklarını düşünmüyorum, kendimden biliyorum), Yamazaki’nin intikam alış şekillerinden hoşlanmışlar.

Dalga geçmeden önce durun ve bu filmdekini aratmayacak şiddet yöntemlerinin erkekler tarafından kadınlara gerçek hayatta uygulandıklarını bi’ hatırlayın.

Ve iki dakka bi’ susun! Susalım.

Allah belamızı versin!

Biliyorum bu yazıdaki çakallığı sezdiniz. Filmi o kadar merak uyandıracak şekilde tanıttım ki “izlemeyin” demek pek gerçekçi değil. Ben yine de ciddiyete dönüyorum ve filmin herkesin altından kalkamayacağı bir atmosferi olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.

İzlediğim en manyak filmler:

1- “Audition/Ölüm Provası”
2- “Cannibal Holocaust”
3- “A Serbian Film/Bir Sırp Filmi”
4- “Pink Flamingos”
5- “The Grudge-Garez” serisi
6- “The Shining/Cinnet”
7- “Ringu/Halka”
8- “Irriversible/Dönüş Yok”
9- “Mullholand Dr./Mulholland Çıkmazı”
10- “Psycho/Sapık”

Not: Yazım yanlışlarını kontrol edemeyeceğim.

İyi günler. Cu.

Bu yazı Sinema, Uncategorized kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.