İmajlar dünyası

Bu yazıda “imajlar” üzerinde duracağız.

Kapitalizmle yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. Bir toplumsal sistem olarak kapitalizm, imajlara büyük önem verir. Alabildiğine aşağılık olan gerçekle görünen arasında hep büyük bir açı farkı olmasını arzu eder de ondan…

Gerçekte emek sömürüsüne dayanan bir sistemdir o. Yürümesi, devam etmesi, var olması emek sömürüsüne bağlıdır ancak bu insanlık dışı bir şey olduğu için bunu gizlemek, ötelemek, gündem dışına atmak için her türlü araca yatırım yapar. Örneğin din bunlardan biridir.

İnsanları (ezilenleri) yaşadığı gerçeklikten uzaklaştırmak yani yabancılaşma yaşatmak onun en temel ideolojik hedefidir.

Bunu çeşitli aygıtlarla yapar. Popüler kültür, bunların en önemlilerinden biridir.

O alanda, gerçeklikle alakası olmayan bir dünya yaratır. Bu dünyaya boyun eğmeyene hemen uyumsuz, anormal, mahallenin delisi imajını yapıştırır. Bunu yaparak ömrüne ömür katar.

Ve maalesef insanlar bin türlü karmaşık etmenin etkisiyle bu “politikaya” boyun eğerler. Genel geçere uymak için adeta birbiriyle yarışırlar. Aslında içlerinden gelmedikleri halde.

Çünkü uyumsuz, anormal, mahallenin delisi olmak ağır bir bedel gibi gelir onlara…

Oysa hiç zor değildir uyumsuz olmak.

Beş dakikalık bir şeydir. Beş dakikada, insan, uyumsuz, anormal, kendisi olabilir.

Ortalıkta büyük bir yalan var. Bu yalanı çalıştırmak, ona yakıt sağlamak ne kadar elzem?

Bu yalan yani bu imajlar dünyası bir takım imajlar öne sürmek istiyor:

Kadınlar için: Cıvıl cıvıl, hareketli, genç, güzel ve gezen bir kadın imajı…

Böyle olmadığı halde bunu “yansıtan” milyonlarca kadın var!

Şimdi bu cümleden, gezmeyelim, eğlenmeyelim, kahrolalım anlamı çıkmıyor.

Bu, bir, imaj yansıtmacadır ve gerçek değildir. Kadınlar bi’ dolu acılarla, zorluklarla beraber yaşamak zorundalar ama buna karşı kararlı bir karşı duruş sergilerlerse “mahallenin delisi” olarak algılanmak hemen geliyor ve bunun yerine “puç your hands up” kadın imajı devreye giriyor. Bu imaj, egemenler tarafından topluma yedirilmiş çünkü. Kulaklarım, eyleme giden, mücadele eden kadının “dişi” olmadığını duydu. Bu cümleyi de bir kadın kurmuştu.

Boş verin bu eğlenen, gezen, cıvıl cıvıl kadın imajını! Mücadele etmeyen, kafasını kaldırmayan kadın imajı bomboş bir imaj. Kadınların kafasını kaldırması ve “imajla” hesaplaşması gerekiyor. Tiyatro yapmasına hiç gerek yok!

Erkeklerde durum farklı mı sanki? Onlarda da gerçekle tamamen zıt, başka bir imaj pazarlanıyor. Adam gibi adam, milli ve manevi değerlere bağlı, değneksiz köyde delikanlı, “büyüklerimizin” sözünden çıkmayan, Allah’a şükür devlet büyüklerimize eyvallah eden bir “erkek” modeli, imajı moda…

Hepsini geçiniz!

İnsan (kadın veya erkek) boyun eğerse, zorluktan kaçarsa, kendisine sunulan “yalana” kanarsa mahvolmuş demektir.

Yalana boyun eğmeyelim. Yalanla mücadele edelim. Bu imajlar dünyasını yırtıp atalım ve kendimiz olalım. Hissettiklerimiz ortak. Ortalıkta büyük bir yalan var ve o yalana kanmamızı istiyorlar. Hayat bombok!

Bu bombok hayatı teşhir edelim. Teşhir etmiyorsak da ona kanmayalım.

Yalanla dostluk kuran, sorumluluğu paylaşıyor demektir.

Yalan, hırsızlık, ahlaksız el ele vermiş bizi kandırmaya çalışıyorlar. Olmadığımız imajları yansıtmaktan vazgeçelim…

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.