KONDA’nın Din Anketi ve Düşündürdükleri

Ordularına taarruz emrini vermeye hazırlanıyordu…

Namaz ve dua bitmişti. Herkes onun vereceği emri bekliyordu. O ise anneannesinden dinlediği efsaneleri düşünmekle meşguldü. Atından indi. Atının kuyruğuna eline aldı ve dedesi Oğuz gibi gök tanrıya dua etti. Dua etmekten ziyade onunla sohbet etti. Sultan Alparslan daha sonra atına tekrar bindi ve hücum emrini verdi…

Türkler zorla mı Müslüman oldular yoksa gönüllü bir şekilde mi? 700’lü yılları takriben geçen 300 senede Müslüman kılıcıyla ölen çok Türk oldu ama Türkler çıkar için Müslüman oldular. Selçuklu sultanı Çağrı Bey, çok önemli bir seçim yaptı. Tarihte Türkler için, Kazım Karabekir’in Erzurum’daki taş konakta yaptığı seçime kadar, bana göre en önemli seçim onunkiydi. Çağrı Bey, Türklerin korkulacak olan yağmacılar imajını geride bırakıp toplumsal istikrarın garantörü olan bir millet olmasını arzu etti. (kaynak götüm değil okuduğum kitaplardır) O dönemler ideoloji dindi. Türkler de bu sebeple İslamiyeti seçtiler.

Seçtiler ama seçmediler. Milletlerin karakterleri vardır. Marksistler bunu kabul etmezler ama ben ederim. Arap yarımadasında yaşayan Arap milletinin yaşam tarzına göre şekillenmiş olan ve kuralları konusunda pazarlık yapmayan İslam dini, Orta Asya kökenli vahşi, geri ve gevşek bir millet olan Türkler için uygun değildi. Amaan, önemli olan işlerin yürümesiydi!

İşler yürümüyor işte!

KONDA araştırma şirketinin geçtiğimiz günlerde yayınladığı din anketine göre işler yürümüyor ve çözülme başladı. Sultan Alparslan’ın atının kuyruğu tekrar rüzgarda uçuşmaya başladı…

KONDA araştırma şirketi ile ilgili pek bilgi sahibi değilim. Ekşi Sözlük’e baktım ve Ak Parti’nin düşman olmadığı bir şirket olduğunu gördüm. O halde onların açıkladığı din verisine riayet edebiliriz.

Aslında bu salt bir din anketi değildi. “Türkiye 100 kişi olsaydı…” başlıklı bir araştırma. 10 sene önce de aynısını yapmışlar. Bu araştırmada din ile ilgili bilgiler var. Aynı şekilde etnik köken, ekonomik durum, eğitim durumu, yaşam tarzı ile ilgili tercihler de var. Çok ilginç bir araştırma. Belki diğer maddelere de ilerleyen günlerde değinirim. Din ile ilgili olan bölüm dikkatimi çekti.

Dini iyi tanıdığımı düşünüyorum. Kuran’ı iki kere okudum, yüzlerce hadis okudum! Türkiye’de kendisine Müslüman diyenlerin ancak %1’i benim yaptıklarımı yapmıştır. Neyse, mesele okuyup araştırmak değil. Okuyup araştıranların büyük bir bölümü de dinden vazgeçemiyorlar. Özellikle de kadınlar. Bana göre dinin kurucusu ve gerçek sahipleri erkeklerdir ama onu kadınlar daha çok ıhya ederler. Çünkü kadınlar metafizik düşüncelere erkeklere nazaran daha meyillidirler. Sık sık tuhaf rüya görürler ve onları bir şeylere yorumlamak için yanıp tutuşurlar. Neyse, konumuza dönelim.

Dini iyi tanıyorum ve de toplumu gözlemlemeyi çok seviyorum. Anadolu’nun neredeyse tamamını dolaştım ve sokaklarını gözlemledim. Büyükşehirlerin kenar mahallelerini de biliyorum. Liselerde çalıştım.

Benim gözlemim şudur ki kapalı toplum yapısı tepetaklak gidiyor. Dolayısıyla din de gidiyor. 20, 30 yıl sonra bugünkü gibi bir din olmayacağından neredeyse eminim. Tabii kadınlar ne kadar müsaade edecek bilmiyorum ama bu haliyle bir din kalmayacak. Kalması mümkün değil. Bunun sebepleri var. Birincisi sosyal medya. Onun sayesinde herkes herkesin yaşam tarzını görüyor. Eskiden televizyonlarda izlenen ve inandırıcı gelmeyen “artis hayatları” değil artık gördükleri! Erzurum’un Hınıs ilçesindeki ortaokul mezunu olan ve evlenmeyi bekleyen genç kız (ama bir genç kız olduğu için erkekler tarafından beğenilmeyi korkunç bir şekilde arzu eder) Samsun’un Çarşamba ilçesindeki liseli kızların nasıl da sevgili edindiklerini ve onlarla neler yaptıklarını görüyor… Kapalı toplumun yorumu nedir tahmin edersiniz.

Sosyal medya bunu yaptı. Diğer bir destek de Ak Parti’den geldi. Atatürk’ün yapamadığını Ak Parti yapıyor resmen. Bu yazdığım saçma gelebilir. Türkiye’de hükümet olan/olacak olan her partiye rüşvetçiler, rantçılar yanaşır… Ak Parti esas olarak bir ideoloji partisidir ve o ideoloji de İslamcılıktır. Bu partinin ideologları İslamın kurallarının gerekirse zorla uygulandığı bir ülke arzu ederler. Sorsan öyle değil diyebilirler ama yedirebileceklerini görseler bu uygulama için bir dakika bile tereddüt etmezler. Bunlar tabii devlet olanaklarını ellerinde buldukları için dine, dindarlığa, dindar yaşama inanılmaz “maddi”, somut destek yaptılar. Her tarafı imam hatip okulu yaparak gençlerin dindarlaşacaklarını zannettiler. Onlarca tv kanalında dini sohbetler yaparak gençlerin Instagram’da flört kovalamak yerine bu sıkıcı sohbetlere ilgi göstereceklerini zannettiler. Olmazdı! Olamazdı! Eşyanın tabiatına aykırı. İslam dini, diğer iki büyük dinin tersine sosyal hayat üzerine çok şey söylüyor. Her şeyi söylüyor. Her konuda bir içtihatı(?) var. Gerçek ve samimi ve İslamı gözüyle okuyup anlamış insanlar bunları biliyor. Bunlar hükümetse bu kuralları hayata geçirmek isterler. Ama yazının başında dediğim gibi bu sıkı disiplin Türklere uymaz. Türkler ortalamacı ve gevşektirler. Ölümüne mücadelelere girmezler. Bugüne kadar girmişlerse dayakla girmişlerdir. Toparlarsak, Ak Parti’nin gaza basması ters etki yarattı ve insanlarda, özellikle de gençlerde tepkiselliğe (bu kelimeye de hastayım) sebep oldu. Genç bir insana muhafazakar yaşamın sıkıcı, renksiz yaşam tarzını benimsetemezsiniz. Genç insan flört etmek ister, heyecan ister, keyif verici faaliyetlerde bulunmak ister. Bugün Nurettin Yıldız çıksa ve “Müzik İslamda haramdır. Şiir haramdır.” dese, “skandal ifade” diye başlık atarlar. Açın okuyun! Bunlar olurken inançlı olmaktan vazgeçmeye cesareti olmayan arkadaşımız da “İslam bu değil ya!” demeye devam edecektir. Bu ülkede kimse İslamı Nurettin Yıldız’dan, Ayasofya imamından, Cübbeli Ahmet’ten daha iyi bilemez.

Vazgeçemeyen dedik ama ankete geri dönersek birilerinin vazgeçtiklerini görüyoruz.

Ankette bir din/mezhep dağılımı diye bölüm var bir de dindarlık seviyesi diye bölüm var.

İncelemeden önce insanların din ile ilgili bilgilerini verirken sıklıkla numara yapabildiklerine inandığımı belirtmek isterim.

Din/mezhep dağılımı: %88 Sunni, %4 Alevi, %2 Diğer, %6 Dini inancı yok. 2011’de dini inancı olmadığını söyleyenlerin oranı %2 imiş. Bu kişilerin oranı üç katı artmış. İşte bu “başarı” sosyal medya ve Ak Parti’nindir… Alevilerden bir %1 kaymış. Bence çoğu inançsızlara, bir bölümü de sunnilere gitmiştir. Çünkü gözlemlediğim kadarıyla Aleviler içerisinde de kafası karışanlar var. Özellikle Sunni biriyle evlilik yapmışlarsa… %2’ye de çok şaşırdım. Hristiyanlar desek birkaç 10 bini geçmeyen bir kitle. Acaba bazı entel dantel tipler birtakım Uzak Doğu düşünce sistemlerine (onlara din demek doğru mu) mi merak sardılar.

Bir de şu var: Ateizm Türkiye’de çok kirlenmiş bir kelimedir. Normalde bir insanın ateist olması demek ciddi bir okuma ve sorgulama sürecine girmesi demektir. Ayrıca bu kişi (Alevi değilse) yakın çevresi ve ailesi tarafından aforizma yiyeceğinden dolayı bu tavır cesaret gerektiren bir tavırdır. Ama birtakım geyik muhabbetlerinin de etkisiyle ateist demek Türkiye’de, kötü insan gibi bir şeydir. Bir kararkter özelliği gibi bir şeydir neredeyse. O yüzden insanlar ateist olarak kendilerini ifade etmekten geri durabiliyorlar. Ben buna çok tanık oldum. Bence anketteki diğer seçeneği bu insanlar için bir çıkış yolu olmuştur.

Dindarlık seviyesi maddesi de çok ilginç. Burada kendisine inançsız/ateist diyenler %7’yı buluyor. İnançlı %33… Dindar %50… Sofu %10… Gençler arasında yapılan bir ankette ise deist/agnostik/ateist oranının %20’yi bulduğunu okumuştum bir yerlerde. Yani 30 sene sonra 50 yaşında olacak ve ülkeyi yönetecek olan insanların %20’si –şu anda- kendisine deist/agnostik/ateist diyor. Bunlarla ilgili fikirlerimi de yazmıştım: Üç büyük dinin tanrısı yoksa tanrı yok demektir… Seni aramayan, sormayan, karşına çıkmayan bir tanrının sen neden peşinden gidiyorsun? Bilinemezcileri ise yine ateist kelimesinin gazabından korunmak için kendilerine bir kalkan arayan insanlar olduklarını düşünüyorum. Bilmiyorsan bilmiyorsundur. Her şeyi bilmeyi takıntı haline getirmemek lazım. Yine, bugüne kadar senin “bilmene” olanak sağlamayan bir tanrının var olması ihtimalini neden bu kadar dert ediniyorsun. Sen yoktur diyeceksin de iki, üç yıl sonra ortaya çıkıp seni cehennemiyle cezalandıracak mı?

%7’lik kesim 2011’de yine %2’ymiş. Değişim muazzam. İnançlı diyenler %30’dan %33’e çıkmış. Aslında bu bir artık değil. Çünkü Dindar diyenlerden %7 gitmiş, sofulardan da %1 gitmiş. Bu insanların yarısı falan henüz kendilerine ateist diyecek cesareti bulamadıkları için “inançlı” sıfatını kendilerine şimdilik layık görmüşler.

Bu dalga ilerleyen yıllarda katlanarak büyür diye düşünüyorum. Bir de seçeneklerde deist, agnostik bölümleri olsaydı oralara da insanlar kayardı diye düşünüyorum. Yaş gruplarına göre ayrı ayrı verilse sonuçlar gerçekten çok farklı da olurdu.

Peki, ne olacak, din bitecek mi?

Şimdi şöyle… Bana göre… Kuralları net olan ve renksiz bir yaşam tarzı olduğu kesin olan gerçek, samimi dindar yaşam ancak baskıyla kendisine yer bulur. Ak Parti hükumeti de bir sefer düştü mü bir daha bu baskıyı kuracak olan bulunmaz. Bir daha “siyasal İslam” kendisine yer bulamaz. Ak Parti yine takiyeyle iyi götürdü işi. Hep söylerim Türkiye’yi aslında Cak Parti yönetiyor. Ve bu parti artık fikir olarak değil somut olarak da iktidara gelecek gibi duruyor. Yine de belli olmaz.

Cak Parti iktidara gelir ve Türkler istediklerine kavuşurlar. Yani esnaf Müslümanlığa. Türk milleti dediğim gibi ortalamacıdır, radikal ideolojilere prim tanımaz. Din konusunda da bir kimlik olarak işlevli olabilecek ama rakısına, flörtüne, sanatına karışmayacak bir din arzu eder. Bunu da bulur. DYP İslamı da diyebiliriz buna veya aslında tam olarak tek parti dönemi İslamı.

Din işlevlidir. Toplumları bir arada tutar. Toplumsal bağları güçlendirir. Yani bugüne kadar böyleydi. Ama Batıda yaklaşık 50, 60 yıldır bir tepetaklak oluş var. Türkiye’de de işte 15, 20 yıldır başlayan bir süreç var. Benim yakın çevremde hiçbir metafizik düşünceye ihtiyaç duymadan yaşamını devam ettirebilen hem de sanıldığının aksine “anlamlı” bir şekilde devam ettirebilen insanlar var. Çok az ama. Bu “anlam” takıntısı için din işlevli olabiliyor. Veya acıları “unutmak” anlamında. Ayrıca kadınlar toplumun %50’si. Onların soru işaretsiz bir materyalist hayata onay vereceklerine pek inanmıyorum. Seviyorlar bu işleri. Din biter burçlar bitmez… Din biter nazar bitmez… Din biter Hıdırellez bitmez… Din biter içindeki olumlu düşünceyi evrene salmak bitmez… Din biter bir şeyi gerçekten istersen o şey mutlaka gerçekleşir bitmez… Din biter hayırlısı bitmez…

Benim çok umrumda değil. Ben birayı 22 liradan içmek istemiyorum sadece. Biranın hakkı 5 liradır. O 17 lirayı biz “siyasal” İslama ödüyoruz. Onun dışında Türkiye’de laikliğin tehlike altında olduğuna da inanmıyorum. Zaten laiklik bana hiçbir zaman tutarlı bir şey gibi gelmez. İslamı gerçekten bilen ve ona gönülden bağlı birinin laikliğe onay vermesini kesinlikle beklemiyorum. Laiklik Türkiye’de direkt olarak üzerine gidemiyoruz’un adıdır. Belki de gitmek de istememiştir. Öyle ya din toplumsal tutkal işlevi görüyor. Toplumu şekillendirmek için gerek duyulan anlarda yardıma çağrılacak bir din reddedilemez. Ama İslamın yapısı yancı olmaya uygun değil. Tayyip Erdoğan çok akıllı bir adam. Bir iki sene önce “İslam kendisini güncellemeli.” diye görüş bildirdi. İki gün sonra geri adım attı. Oysa o da gidişatı görüyordu. Bu ülkede ayeti bile değiştirirsiniz, insanların ruhu duymaz. Mimariye meraklı olduğum için çok cami gezerim. Orada elime kuranları alırım ve “kadınları dövün” ayetinin olup olmadığına bakarım. Bir keresinde, yeni tarihli bir kuranda olmadığını görmüştüm.

Anketle bitirelim. Bu anketteki değişiklikler çok çarpıcı. Ama ben şu anda milyonlarca kişini de ateist olmanın kıyısında olduklarına inanıyorum. Milyonlarca kişinin olduklarını ama bunu deklare edemediklerine inanıyorum. Milyonlarca kişinin ibadetli yaşamı bırakıp eğlenceli yaşama geçmek istediğine inanıyorum.

Hayırlısı neyse o olsun…

Not: Yazım yanlışlarına bakamayacağım.   

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.