Ne Olacak Şimdi?

*İnsan her şeye alışır. Hayat devam eder. Hep böyle olmuştur.

*Bir insanın diğer bir insanı sevmesinin ölçüsünü 100 birim kabul edelim… 80 birimlik sevdiklerini kaybedenler, çok daha uzun süre bu acıyı duyacaklardır. İnsan bu kadar çok da genelde çekirdek ailesindeki bireyleri sever. Evlat, (sevilen) anne baba, (sevilen) kardeş veya çok sevilen dost, çok sevilen akraba… Bu kaybedişler büyük bir trajedi sonucunda olduğu için kolay kolay onarılamaz. Diğerleri şimdi bile onarılmaya başlamıştır. Zamanı değil denecektir, kabul edilmeyecektir ama bence bir gün %80’lik kayıplara da alışılır.

*Bir, iki hafta sonra sosyal medyada normal paylaşımlar başlayacaktır. Bir ay sonra gezme, tozma, eğlenme anları paylaşılmaya başlanacaktır. Bunlara tepkiler gelecektir ama cılız olacaktır. Paylaşımlar devam edecektir.

*TV’ler film, dizi vermeye başladırlar bile. Spor, sanat etkinlikleri de kısa sürede başlayacaktır ve insanlar bunlardan heyecan duyacaklardır.

*Bir, iki ay sonra, oralardan göçmüş olanlar eğer uygun konteynır olanakları olduğunu görürlerse geri dönmek isteyeceklerdir. Başka bir şehirde, tek başlarına bir sene kiralık evde kalabilecek ekonomik gücü olan aileler bu süreyi geçirmek isteyebilirler. Başkasının evinde kalmak zorunda kalanlar dönmek için şartlarını zorlayacaklardır.

*Sn. Cumhurbaşkanı’mız önderliğindeki Ak Parti hükümetinin kendi doğalında giden bir kaybetme süreci vardı. Bu depremle bu süreç hızlanacaktır. Normal şartlarda bir seçim olursa tabii…

*Normal şartlarda bir seçim olursa ve iktidar el değiştirirse yeni gelen iktidarın işinin çok zor olacağını düşünüyorum. İşin ekonomik boyutu çok ağır. Gerçi daha önce defalarca kez belirttim, biz sıradan insanlar devletin durumunun ne olduğunu bilemeyiz. Belki de bir şeyler bir şeyler olur veya bir şeyler bir şeyler değişir, durum farklı bir hal alır.    

*Normal şartlarda bir seçim olursa ve iktidar el değiştirirse vurguncu müteahhit takımının üstüne gidileceğine inanmıyorum.

*Normal şartlarda bir seçim olursa ve iktidar el değiştirirse o andan itibaren insanın güvenliğini ve rahat bir yaşam sürmesini merkeze alan bir şehircilik anlayışının egemen kılınacağına inanmıyorum. Örneğin İstanbul’un 10 milyonu için Anadolu’da iş olanakları ve konutlar yaratılacağını aklınız kesiyor mu? Geri kalan beş milyon için İstanbul’un baştan ve insanı merkeze alan bir anlayışla yeniden inşa edileceğini aklınız kesiyor mu? Hayır, aynı düzen devam edecek. Birtakım iyileştirmeler olabilir ama topyekûn şehrin ve bölgenin ve de ülkenin yeniden dizayn edileceğine inanmıyorum.

*İstanbul’da böyle yıkıcı bir deprem olduğunu düşünelim ki uzmanların yarısı olacağını söylüyor… O durumda olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. 100 binlerce can kaybı, iflasa gitmiş bir ekonomi, devlet otoritesinin bir süreliğine yok olma ihtimali ve o sürede yaşanacak şeyler…

*Şerefsiz her zaman şerefsizdir. Deprem oldu, insanlar zor durumda diye şerefsizliğini pause edeceğine inanmıyorum. Kirayı fahiş arttıranlara, çorbayı dört katına satanlara, sulara el koyup sonra satmak üzere evinde istif edenlere şaşırdınız mı? İnsanın yapabileceklerine hala şaşırmanıza şaşırıyorum.

*TR’de mülk edinebilecek insanlar için ömürleri boyunca en fazla bir veya iki ev edinme olanakları vardır. Son birkaç senede o olanak da önemli ölçüde zarar görmüştür. Geçmişte hiçbir zaman insan odaklı bir anlayışa sahip olmamış bir devletin vatandaşı olan bu insanlardan bu tek tük mülklerinden vazgeçmelerini beklemek abesle iştigaldir. Doğru da değildir. Bu insanlar o evlere girip ölmeyi beklemeyi, evlerinin yıkılıp da bir belirsizliğe itilmelerine tercih ederler.

*Geçen Sevan Nişanyan’ın bir cümlesine denk geldim: İnsanın en önemli dürtüsünün hayatta kalmak olduğunu düşünmediğini söylüyordu. O şeyin ititbar görmek olduğunu söylüyordu. Hak veriyorum ben de ona. Özellikle de erkekler için böyle. Mal mülk insana itibar kazandırır. Soyut şeyler için savaşmaya giden milyonlarca insana bakınca malını mülkünü belirsizliğe itip bilimsel şehirleşmeye hizmet etmeyi düşünecek insan sayısı bence çok azdır.

*Devletler ve milletler kısa sürelerde değişmezler. Bazı önemli dönüm noktaları değişimleri hızlandırabilir ama örneğin Rus nefreti kendileri için en önemli şey olan Polonyalı işçiler sosyalizme karşı “grevler” yapmadılar mı?

*Artık TR halkı kadere inanmayı bırakacak mı? Depremden önce dindarlığın kendi doğal bir zayıflama süreci vardı. İnsanlar özellikle de kadınlar zor anlarda soyut da olsa güçlü bir şeye sığınmayı severler. Şu zayıflama süreci devam edecek, gerçek İslam’ın talep ettiği yaşam tarzı hiçbir zaman karşılanmayacak ama bence insanlar özellikle de kadınlar daha uzun zaman spiritüel şeylere prim vermekten vazgeçmeyecekler.   

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Ne Olacak Şimdi? için 1 cevap

  1. pınar der ki:

    🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.