*Elma.
*Bulutsuzluk Özlemi.
*Tuncay Şanlı.
*Doğu Ekspresi’yle Kars seyahati.
*Rakı.
*Fox TV.
*Eric Cantona.
*Renault Clio.
*Yaşadığı hiçbir şeyden pişman olmamak.
*Tiyatro.
*Sağlıklı beslenmeye çalışmak.
*İlaç düşmanlığı.
*Kebap hariç Adana mutfağı.
*Çağan Irmak sineması.
*Kış düşkünlüğü.
*Mustafa Denizli.
*Ekrem İmamoğlu değil ama Mansur Yavaş.
*Efes Ekstra.
*Spontane yaşamak.
*O Ses Türkiye tipi müzik icracılığı.
*Radyo dinlemek.
*Ham çökelek.
*Meyhane ortamları.
*İngilizce öğrenmenin insanlık görevi olduğunu unutup hiçbir işe yaramayacak olan, başka dillerin kursuna gitmek.
*Devlette çalışan öğretmenlerin saygınlıkları.
*Engels’in “Doğanın Diyalektiği” kitabı.
*Atilla Atasoy.
*Netflix.
*Otomatik vites düşmanlığı.
*Türbanlıların kafa karışıklıklarını ve saçmalıklarını görmemek.
*Erdil Yaşaroğlu.
*İhsan Eliaçık, Yaşar Kökez (?) tipi adamlar.
*Atatürkçülük.
*Telefonun tuş sesini açmak.
*Sergen Yalçın’ın (iki sezon hariç) futbolculuğu.
*Alex De Souza.
*Ufuk Yıldırım.
*Son 20 yıllık Sezen Aksu performansı.
*Son 10 yıllık Tarantino performansı.
*Sanat filmi düşmanlığı.
*Ben burçlara inanmıyorum. Öyle, o gün ne olacak gibi şeyleri okumuyorum ama karakterler üzerinde etkili olduklarına inanıyorum. Tekrarlıyorum, ben burçlara inanmıyorum ?
*Haberleri izlemek.
*Avcı-toplayıcı toplum güzellemeleri.
*İlçede yaşamak.
*Para biriktirmek.
*Murtaza romanı.
*Bavyera sovyeti.
*Kitaplara dokunmak, onları koklamak, onlara sarılıp yatmak, onları içine sokmak isteği.
*İnançlar.
*Boyundan yukarısına dövme yaptırmak.
*Nişan töreninde damadın ayakkabısını çıkartıp fotoğrafını çekmek.
*Yer fıstığı.
Devam edebilir…