Patates kızartması


Patates kızartması ile uzun zamandır devam eden seviyeli bir birlikteliğimiz var fakat ilişkimiz son zamanlarda karşılıklı saygıya döndü. 

Şaka bir yana benim yaşımda olup da benden daha çok patates kızartması yemiş birisi düşünemiyorum. Lise artı üniversite (dokuz yıl) neredeyse her gün patates kızartması yedim.

Bunun sebebi sadece patates kızartmasını çok sevmem değildi. Annem bize öğle yemeği hazırlamazdı. Bunu devrimcilikten mi yapıyordu tembellikten mi yapıyordu bilmiyorum. Biz okula gidip geldiğimizde evde öğle yemeği bulamıyorduk ve ben hemen patates kızartmasına yöneliyordum. Güzel tatlar arayıp bulma konusunda ne kadar arayışçı ve enerjik isem, bu tatları kendim üretme konusunda da o kadar muhafazakarım ve tembelim. Yani yemek yapmak konusunda hiç arayışçı değilimdir. Bu durumda da hemen bayıldığım bu yiyeceğe yöneliyordum.

İlkokul birin ilk gününü hatırlıyorum. Şimdi veliler neredeyse liseye giden öğrencileri bile okula götürüp getirecekler ama o zaman kendimiz giderdik okula. İlk günün dönüşü eve geldiğimde annemin patates kızartması ve aşure yaptığını gördüm. Bana bir ödül vermek istemişti. Bunların benim için bir ödül olduğunu düşünmüştü. Gerçekten de öyle olmuştu.

Şimdi de kendimize arada sırada bu ödülü verebiliriz. Çok zararlı olduğu söyleniyor. Ama olsun dediğim gibi arada sırada patates kızartması yersek ölmeyiz diye düşünüyorum.

Patates kızartması biraz kısık ateşte yapılmalı ve yağ çekmeli ki kıvamı güzel olsun. Yüksek ateşte ve kısa sürede olanlar kupkuru, keçi boynuzu gibi oluyor.

Yanında ketçap, mayonez asla tercih etmem. Hatta bunları ölene kadar yemesem aramam diyebilirim. Yeşil salata en iyisidir, tembellik baskın geliyorsa yoğurt da çok iyi gider.

Bolu patatesi çok iyidir bu arada. Zaten Bolu’nun başka da iyi bir şeyi yok bana göre. Dostlarım kusura bakmasınlar.

Düşüncelerim böyle. İyi günler…

Bu yazı yemek kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.