Filmografisiyle beni büyülemiş bir yönetmen olan Terrence Malick’in 40 yıllık kariyerindeki beşinci filmini gösterime sokması elbette beni heyecanlandırmıştı. Daha önceki çevirdiği filmlerde tercih ettiği kural tanımamazlık ve hiç röportaj vermeyerek hatta resim bile çektirmeyerek üzerine aldığı gizemli adam imajı sayesinde Malick’in benim gibi çokça hayranı vardır. Bundan önceki filmi “The New World/Yeni Dünya”da (2005) beklentileri tam olarak karşılayamayan Malick’in son filmi bana göre iyi bir film değil. Bu yorumu, filmi sıkılmadan ilgiyle izlememe rağmen yapıyorum. Malick öyle ilgi çekici kareler sunar ki filmlerinde sıkılmanıza imkan yoktur. Tabi burada kastettiğim seyirci nitelikli sinema seyircisi. Sanatı ve sinemayı eğlence olarak gören seyirci ilk beş dakika hatta ilk dakikalardan itibaren Malick filmlerinden sıkılacaktır. “The Tree of Life/Hayat Ağacı” Eski Ahit’te geçen Job’un hikayesinden esinlenerek çekişmiş bir film. Bu hikayede, cillop gibi bir hayatı olan bir adam elindekileri tek tek kaybediyor ve Tanrı tarafından sınanmış oluyor. “The Tree of Life” gerici bir film. Tanrının suretinin idrak edilebileceği mükemmel evren ve onun önerdiği süperötesi hayat temalı bir film. İnançsızlığım hayatımın merkezinde değil. Aldığım en önemli karar olmadığı gibi en sevdiğim özelliğim de değil. Ama bu filmi izledikten sonra böyle olduğum için ne kadar da iyi olmuş diye düşünmekten kendimi alamadım. Bunların hepsi bir. Milyarlarca insan saçma sapan hurafelerin peşinden koşup gerçeklikle bağlarını kopartıyorlar. Tam bir akıl tutulması. Anlaşılan bu akıl tutulmasına Terrence Malick de maruz kalmış. 133 dakikalık filmin yaklaşık 40 dakikası, Harun Yahya’nın Allah’ın varlığını kanıtladığını iddia eden vcd’lerine konu olabilecek görüntüler içeriyor. Bu görüntüler içerisinde başarısız denebilecek dinazor ve uzay görüntüleri de var. Bunları ilgiyle izliyorsunuz ama bir taraftan bir türlü ciddiye alamıyorsunuz. Filmin en ilgi çekici yanı olan sorunlu baba oğul ilişkisine odaklanmak istiyorsunuz fakat Malick’in o hayranlık uyandıran kural tanımaz kurgu anlayışı buna izin vermiyor. Hikaye anlatmayan Malick sinemasında elimizdeki avucumuzdaki her şey birer birer kayınca umutsuzca hikayeye sarılmak istedik ama maalesef avucumuzu yaladık. İşte bu şekilde hiçbir türlü tatmin olamayıp filmi bitirdim ben.
Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Bir Söyleşinin Ardından: Türkan Şoray 4 Mayıs 2023
- Oblomovluk ve Romanı 29 Nisan 2023
- Nuri Bilge Ceylan, Orhan Pamuk, Messi: Bir Messi Yazısı Daha 27 Nisan 2023
- Seçimlerle İlgili Düşüncelerim 7 Nisan 2023
- 11 Ekim 2008 17 Mart 2023
Bazı Eski Yazılarım