50 SORUDA ARKEOLOJİ

Bilim ve Gelecek Yayınları’nın “50 Soruda” serisine devam ediyoruz.

50 Soruda İnsanın Tarihöncesi Evrimi’ni okumuş ve evrim konusunda bir sinek ikilisi olmaktan çıkmıştık. O kitabı çok beğenmiştik. Bilal’e anlatır gibi nokta atışı bilgiler veriyordu.

Bu kitap da aynı onun gibi arkeoloji konusunda gerekli temel bilgileri etkili bir şekilde veriyor.

Arkeoloji ve siyaset arasındaki bağın da altını çiziyor. British Museum’un 1753’te kurulduğunu, yani sanayi devrimi sonrası bir dünya imparatorluğuna gideceğini anlayan İngiltere’nin geçmişe sahip çıkarak siyasi etki yaratma planlarını olduğunu anlıyorsunuz. 1793’te kurulan Louvre müzesinin de siyasi etki amacı taşımadığını hiçkimse iddia edemez. Mısır seferine yüzlerce arkeologu, üstelik bazılarını dayakla, götüren Napolyon’un bir maceracı olduğunu da kimse iddia edemez. 1869 yılında kurulan İStanbul Arkeoloji Müzeleri, 2. Abdülhamit’in kişisel merakı değil siyasi bir hamlesidir. Kişisel olarak çok meraklı olmadığını, 2. Wilhelm’in İskender Lahti’ni (paha biçilmez bir eser) beğendiğini söyleyip hediye istemesi üzerine, demiryolları ihalesini düşünen padişahın “okey tabi lafı mı olur, al götür” demesinden biliyoruz. Neyse ki ileri görüşlü Osman Hamdi Bey, lahtin önüne yatar ve “beni öldürmeden bunu buradan çıkartamazsınız” der. Atartürk’ün, Hititlerin “Türk” olduğu iddiasını desteklemek üzere, Hattuşa’ya ekip göndermesi bugün için absürd görülebilir ama o dönemde ulus devlet yaratmak için böyle şakalara ihtiyaç vardır. Avrupa’da herkes Roma’nın devamı olduğunu iddia etmektedir o esnada. Falan filan

Artık arkeoloji konusunda da sinek ikilisi değilim.

İbrahim Toy ve bütün kesimleri bu kitabı okumaya davet ediyorum.

Not 1: Tozu sevmediğini söyleyen arkeolog esprisini yakında kullanacağım.

Not 2: 50 Soruda serisinin sıradaki kitapları antropoloji ve psikiyatri.

Not 3: Avrupa Şampiyonası’nı İspanya kazanırsa üst üste üç kez büyük turnuva kazanan ilk takım olacak ki bu çok çok çok zor bir şey. Kazanır mı kazanır.

Not 4: Bilime değer veren bir ülkede arkeolog olmak isterdim.

Not 5: Erdoğan’ın “üç beş çanak çömlek” dediği Theodosius Limanı kalıntıları, İstanbul’un tarihini binlerce yıl geriye atmıştı.

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.