*Ayak fetişistleri.
*Avcılıktan zevk alanlar.
*Vantilatör sevmeyenler.
*İnternet’ten alışveriş yapmayanlar.
*Otomatik ödeme talimatı vermeyenler. Gezmek isteyen yaşlıları ayırıyorum.
*İktidardaki İslamcılara, eski esnaf dönemleri hatırlatanlar.
*Kariyer planı olmadığı halde, İngilizceyi geliştirmek veya diri tutmak varken, ikinci bir yabancı dil öğrenmeye çalışanlar.
*İstanbul’da kış lastiği alanlar.
*Siyasette irade ve müdahalenin önemini görmezden gelenler.
*Türk dizisi seyredenler.
*Ülkü ocağına üye olan Kürtler.
*Çekecek kullanmayanlar.
*Feyste tuhaf tuhaf nik kullananlar: Sessizliğin raksı, derin mavi, kolpa kız, Sultanbeyli cadde çocuk, yalnız liman…
*Temizlik takınıtısı olanlar.
*İnançlı olup homofobik olmayanlar.
*Eski film izlemeyenler.
*Telefon hattını değiştirmeyenler.
*Yana yana “gerçek İslam” arayanlar.
*Uzun sap bağlamayı afaroz edenler.
*Ankara’yı sevenler.
*Tuş sesini kapatmayanlar.
*Mekanlarda ıspanaklı bir şey yiyenler.
*Kasko yaptırmayanlar.
*Bekarete önem verenler.
*Evrim ve din arasında orta yol düzmeye çalışanlar.
*Geçmişteki birilerini “atası” olarak kabul edenler. Bu konu ayrıntılı ve açıklamalı bir yazıyı hak ediyor.
*Kapitalizmi; tamamen mantık dışı, hiçbir şey planlamayan, kaosun eşliğinde nereye gittiğini bilmeyen bir olgu olarak düşünenler.
*Sandalet içine çorap giyenler.
*Eşofmanla Kadıköy’e gidenler.
*Bulaşık makinesinde her şeyi yıkarım diyenler (H.S)
Bu insanlara saygısızlık yapmak değil niyetim. Sadece kendi estetik algımla, kültürel birikimimle bu insanları eleştirdiğimi belirtmek istedim. Bize ne diyebilirisiniz. O zaman okumadan geçin.