Barcelona ve Messi’nin sonu mu?


Gelmiş geçmiş en iyi futbol takımları konulu anketler sıkça yapılır. Kimisi 1970 Brezilya milli takımı der. Milli takımlar içinde 50’lerin Macaristan milli takımı da bu unvana layık görülür. Hiçbir Alman veya İtalyan milli takımı görülmez. Kulüplerde ise 1988’ler Milan’ı, milenyum Arsenal’i, Cruyff’un Barcelona’sı ortaya atılır.

Bana göre gelmiş geçmiş en iyi futbol takımı 2008 yılında “piyasaya” çıkan Barcelona. O sene Avrupa Şampiyona’sında inanılmaz bir performans gösteren Xavi ve Iniesta’nın motor gücü oldukları takım, bugüne kadar hiçbir takımın başaramadığını başardı.

Rakibine top göstermedi.

Süründürmedi, öldürdü.

Bunu sıkıcı bulanlar var ama böyle bir dominasyonu bir daha kolay kolay göremeyeceğimizi düşünüyorum. Veya tam tersi bir sömürücü, çılgınlık yapacak, futbola 20 milyar Avro ayıracak. Herkesi ama herkesi toplayacak. Mümkündür.

Fakat futbol günümüzdeki gibi “normal” bir çıldırma üzerinden oynanmaya devam ederse, bir daha böyle bir takım gelmeyecek.

Messi bu takımın neresinde duruyor? Tabi ki tam olarak merkezinde. O da bana göre sadece gelmiş geçmiş en iyi futbolcu değil, en iyi sporcu. Deniyor ki arkasında Xavi, Iniesta var. O da onların önünde ligde 50 gol atıyor ama. Geçen sene sakatlanmasaydı 46’dan yukarı çıkıp belki 50’den de fazla atacaktı. Seneye atmayacağını kim garanti edebilir? Bir Top 5 Avrupa liginde bir oyuncunun elli gol atmasını ve bunu üç dört kez yapmasını da bundan sonra zor görürüz.

Messi ve takımı Barcelona’yı şöyle tarif edebiliriz: Karşısındakini çaresiz bırakıyor. Müthiş bir üstünlük duygusu yansıtıyor.

Bu sene işler biraz farklı.

2008’den beri ilk defa Barcelona’nın kupasız sezon kapama ihtimali var. İlk defa CL’de yarı final göremediler. Hala topu vermiyorlar ama topu almak konusunda eskisi kadar iyi değiller.

Bu durumda Xavi’nin (1980) yaşlanması etkili olmuş olabilir mi? 1984 doğumlu Iniesta hala idare ediyor. Bence etkili olmuş olabilir.

Bu durumun çözümü bence Barcelona’nın David Silva’yı transfer etmesi.

Defansa ya Thiago Silva ya da Hummels’i almalı, kaleye de Muslera’yı.

Ancak iki yıl transfer yasağı geldi.

Ne olacağını hep beraber göreceğiz.

Bu arada dünya futbolunun ağalığı, Bayern Münih’e geçmiş durumda. Bir yöneticisi “Bayern artık kupaları değil rekorları sayacak” demişti. Doğru çıkıyor şu aralar. Bu sayısız rekorların bazılarında bahsedelim: Üst üste 250 maç kapalı gişe oynadılar. Yani bu inanılmaz bir şey. Bu Almanya, 1918 yılında mızmızlanmayıp devrim yapabilseydi şu anda biz hafta sonu tatilini geçirmek üzere Umman denizindeydik. 19 maç üst üste lig maçı kazandılar. Top 5 Avrupa liginde, tabi ki günümüzde, bunu başarmanın ne kadar zor olduğunu anlatmaya gerek yok.

Bir de kırma ihtimali olan bir rekor var ki o daha acayip. Bu sene CL’yi alırlarsa üst üste iki yıl CL’yi alan ilk takım olacaklar. Eski Şampiyon Kulüpler Kupası formatında bunu yapanlar oldu. Hatta kendileri üç keze üst üste yapanlardan biriydiler ama endüstriyel futbolun zirvesi CL’de bunu yapabilmek çok çok zor bir şeydir.

Bayern Münih paragrafından sonra Barcelona ve Messi’ye dönelim. Dönüp bırakalım: Bir maç daha bu dominasyonu izlersek kendimizi şanslı hissetmeliyiz.

Bu yazı Barcelona, endüstriyel futbol, Futbol, Lionel Messi kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.