Kategori arşivi: Bağımsız Sinema

“Do the Right Thing” (1989)

Bir sinemaseveren hemen bugün yapacağı en doğru şey “Do the Right Thing/Doğruyu Seç”i izlemek olacaktır. Hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biri…Bir indie…Çok çarpıcı bir ırkçılık teşhiri olup aynı zamanda alabildiğine sevimli, sempatik bir film olmayı başarıyor. Barack Obama’nın eşiyle ilk … Okumaya devam et

25th Hour, Bağımsız Sinema, Do the Right Thing, Doğruyu Seç, Indie, Spike Lee, The Inside Man kategorisine gönderildi | 2 Yorum

“Heathers” (1988)

Kaliteli indieler için arayışım devam ediyor. Michael Lehmann’ın “Heathers/Çılgın Kızlar”ını bu arayış kapsamında izledim ve sonuç yine tatmin edici. Aslında bugün izlediğim bir başka indie için hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biri tanımını rahatlıkla kullanabilirim ama kronolojik sıraya dikkat etmem … Okumaya devam et

Bağımsız Sinema, Christian Slater, Çılgın Kızlar, Heathers, Indie, Michael Lehmann, Winona Ryder kategorisine gönderildi | Yorum yapın

“Drugstore Cowboy” (1989)

Indie açılımı devam ediyor. O posterde yer alan bir indie izledim bugün. Sonuç “Sex, Lies & Videotape” kadar olmasa da tatmin edici. Zaten o zaman da yazmıştım. Indieler sizi sıklıkla hayal kırıklığına uğratabilir ama iyisine denk gelirseniz tadından yenmez. Son … Okumaya devam et

Bağımsız Sinema, Drugstore Cowboy, Francis Ford Coppola, Gus Van Sant, Indie, Matt Dillon, Psycho, Rumble Fish, Sapık, Seks Yalanları, Sex Lies and Videotape, Siyam Balığı kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Indie açılımı

Bu açılım; geçen sene AKP’nin yapmaya çalıştığı ve yüzüne gözüne bulaştırdığı, samimiyetsizliği baştan belli açılımlar gibi değil. Bir hesap yaptım. İnsan ömrünün yaklaşık 70 sene olduğunu varsayarsak ve bu hızla film izlemeye devam edersem, ölene kadar 6000-7000 tane falan film … Okumaya devam et

Bağımsız Sinema, Indie, Seks Yalanları, Sex Lies and Videotape, Steven Soderbergh, Zeynep'in Sekiz Günü kategorisine gönderildi | Yorum yapın

“Tape” (2001)

Aynı şey “Taste of Cherry/Kirazın Tadı”nda da olmuştu. Aylarca bilgisayarımda bir başyapıt bekletmişim de haberim yokmuş. Bu arada bir sürü gerekli gereksiz film izlemişim. “Before“larla ilgili yazı yazarken Richard Linklater’ın iyi bir diyalog yazarı olduğunu yazmışım. “Tape/Kaset” filmi de tıpkı … Okumaya devam et

Bağımsız Sinema, Before Sunrise, Before Sunset, Dead Poets Society, Ethan Hawke, Indie, İyi oyunculuklar, Kill Bill, richard linklater, Robert Sean Leonard, Tape, Uma Thurman kategorisine gönderildi | 1 Yorum

“Babam Büfe” (2009)

Gönül rahatlılığıyla yedi verdiğim filmlerden biri oldu “Babam Büfe”. 1975 doğumlu genç yönetmen Meriç Demiray’ın ilk uzun metrajı olan “Babam Büfe” bağımsız film ruhuna sahip, samimi işlerden biri. Bundan sonra yönetmenin işlerinin takipçisi olacağım ve sanırım ilgi çekici filmler çekecek … Okumaya devam et

Babam Büfe, Bağımsız Sinema, Caner Candarlı, Dondurmam Gaymak, Indie, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Levent Tülek, Meriç Demiray, Nalan Kuruçim, Turan Özdemir kategorisine gönderildi | Yorum yapın

“Four Rooms” (1995)

Herkesin fikrine değer veren bir insan olarak, 16 yaşındaki bir movie-buff öğrencimin tavsiye ettiği bir filmi izlemiş olmaktan dolayı çok mutluyum. Tam da Tarantino’nun yönetmen olmadığı ama dahil olduğu projelerle ilgili bir yazı yazmayı düşünürken bu filmi izlemiş olmak da … Okumaya devam et

Alexandre Rockwell, Allison Anders, Bağımsız Sinema, Dört Oda, Four Rooms, Indie, quentin tarantino, Robert Rodriguez, Tim Roth kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Yine işimiz var

Ne zaman yeni bir yönetmen keşfetsem; ona yoğunlaşıyorum, oturup bütün filmlerini izliyorum. Bunu yaparken kronolojik sırayı takip etmem gerekirken, ben en iyi filmlerini önce izliyorum. Sonra da kötü filmleri kalıyor ve o bölüm oldukça sıkıcı olabiliyor. Jarmusch’da, Haneke’de, Angelopoulos’da, ve … Okumaya devam et

Abel Ferrera, Aki Kaurismaki, anti-kahraman, Bad Lieutenant, Bağımsız Sinema, Harvey Keitel, Jim Jarmusch, Kötü Polis, Martin Scorsese, Michael Haneke, Theo Angelopoulos kategorisine gönderildi | Yorum yapın

“Leningrad Cowboys Go America” (1989)

Bugüne kadar izlediğim Aki Kaurismaki filmlerine hiç benzemeyen; fakat bugüne kadar izlediğim tüm Jim Jarmusch filmlerine çok benzeyen “Leningrad Cowboys Go America/Leningrad Kovboyları America Gidiyor” afişten de anlaşılacağı üzere absürd bir film. Filmde New York’lu araba satıcısı rolünde gözüken Jim … Okumaya devam et

Aki Kaurismaki, Bağımsız Sinema, Jim Jarmusch, Leningrad Cowboys Go America, Leningrad Kovboyları Amerikaya Gidiyor, Night on Earth, This Is Spinal Tap kategorisine gönderildi | Yorum yapın

“Little Miss Sunshine” minibüsü

Bu minibüsten ne kadar çok aradığımı yazmıştım. Benim için bulması çok zor bir objeydi (precious). Bir iki kişiye hediye etmek ve kendime de bir tane edinmek yaklaşık iki yılımı aldı. Şimdi her tarafta varlar.   

Bağımsız Sinema, Indie, Little Miss Sunshine kategorisine gönderildi | Yorum yapın