Sinemanın en sıradışı yönetmenidir. Kafasının içi; 1939 Avrupa’sı, CHP olağanüstü kongresi, cumartesi günü Tahtakale’si veya ne bileyim Samet Özcan’ın metabolizması gibidir. Bütün suç annesinin! Çocukken Lynch’in boyama kitaplarını rengarenk boyamasına izin vermemiş! Bu filmlere o kadın yüzünden maruz kaldık…Lynch’ten beynimizi linç eden cümleler:
*(Film çekerken) Transta gibiyim. Resim yapıyorum. Çiziyorum, yırtıyorum, çiziyorum, yırtıyorum.
*Film çekmek, hiçbir zaman inşa edemeyeceğimiz dünyalara yolculuk yapmamızı sağlıyor.
*Hayat çok çok karmaşık ve filmler de böyle olmalıdır.
*Hollywood’da yapımcılar, bir filmde bir bölümü anlamazlarsa geriliyorlar.
*Şeylerin anlamları hakkında konuşmak beni rahatsız ediyor. Çoğu zaman bilmesek daha iyi çünkü anlam çok kişisel bir şeydir. Bir şeyin benim için anlamı, başka bir insana hiçbir şey ifade etmeyebilir.
*Ayrıntılar aşırı derecede önemlidir.
*Hepimiz birer röntgenciyiz. İnsanların duvarlar ardından ne yaşadıklarını öğrenmek istiyoruz.
*Film çekmeyi seviyorum çünkü başka dünyalarda kaybolmayı seviyorum. Film, düş görmenizi sağlayan bir araçtır.
*Bütün filmlerim, filmler haricinde ortaya çıkarılamayacak tuhaf dünyaları anlatır.
*Bu insanların ne dediklerini anlamıyorum. Şiddet sahneleri çekmezsem, dünya sakinleşecek ve şiddet ortadan kalkacak mı?
*Seks, insanı çok güçlü ve gizemli bir dünyaya yöneltir ama filmlerimde buna yansıtamıyorum çünkü insanlar filmlerde, seksi olduğu gibi görmek istemiyorlar ayrıca seks o kadar gizemli bir şeydir ki aktarması çok zordur.
*Şeylerin düzenli olmasını severim. Yedi yıl boyunca, öğleden sonraları Bob’s Big Boy restoranına gittim. Çikolata şeyk ve dört, beş altı fincan kahve içtim her gün. Orada peçetelere yazılar yazdım ve filmlerimle ilgili bir dolu düşünce geliştirdim.
*Büyük şehirlerde büyük oranda da korku var.
*Filmler kitap değildir. Onlar süreklilik arz ederler ve mola verilmeden izlenilmelidir. (Neden DVD’lerinizde chapter/bölüm yok sorusuna verdiği yanıt)
*Hayattaki en sevdiğim şey absürtlüklerdir.
*(Film çekerken) Transta gibiyim. Resim yapıyorum. Çiziyorum, yırtıyorum, çiziyorum, yırtıyorum.
*Film çekmek, hiçbir zaman inşa edemeyeceğimiz dünyalara yolculuk yapmamızı sağlıyor.
*Hayat çok çok karmaşık ve filmler de böyle olmalıdır.
*Hollywood’da yapımcılar, bir filmde bir bölümü anlamazlarsa geriliyorlar.
*Şeylerin anlamları hakkında konuşmak beni rahatsız ediyor. Çoğu zaman bilmesek daha iyi çünkü anlam çok kişisel bir şeydir. Bir şeyin benim için anlamı, başka bir insana hiçbir şey ifade etmeyebilir.
*Ayrıntılar aşırı derecede önemlidir.
*Hepimiz birer röntgenciyiz. İnsanların duvarlar ardından ne yaşadıklarını öğrenmek istiyoruz.
*Film çekmeyi seviyorum çünkü başka dünyalarda kaybolmayı seviyorum. Film, düş görmenizi sağlayan bir araçtır.
*Bütün filmlerim, filmler haricinde ortaya çıkarılamayacak tuhaf dünyaları anlatır.
*Bu insanların ne dediklerini anlamıyorum. Şiddet sahneleri çekmezsem, dünya sakinleşecek ve şiddet ortadan kalkacak mı?
*Seks, insanı çok güçlü ve gizemli bir dünyaya yöneltir ama filmlerimde buna yansıtamıyorum çünkü insanlar filmlerde, seksi olduğu gibi görmek istemiyorlar ayrıca seks o kadar gizemli bir şeydir ki aktarması çok zordur.
*Şeylerin düzenli olmasını severim. Yedi yıl boyunca, öğleden sonraları Bob’s Big Boy restoranına gittim. Çikolata şeyk ve dört, beş altı fincan kahve içtim her gün. Orada peçetelere yazılar yazdım ve filmlerimle ilgili bir dolu düşünce geliştirdim.
*Büyük şehirlerde büyük oranda da korku var.
*Filmler kitap değildir. Onlar süreklilik arz ederler ve mola verilmeden izlenilmelidir. (Neden DVD’lerinizde chapter/bölüm yok sorusuna verdiği yanıt)
*Hayattaki en sevdiğim şey absürtlüklerdir.
