Elbette ki sinema sanatıyla vedalaşmıyorum. Yedi yıldır abonesi olduğum Sinema dergisiyle vedalaşıyorum. Onun yerine artık Altyazı dergisini takip edeceğim. Altyazı‘yı Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi çıkarırken, Sinema‘yı Turkuvaz dergi grubu çıkarıyor. Bu grub Çalık Holding’e ait. Başbakanın kankası olduğu için kılını kıpırdatmadan ATV ve Sabah grubuna sahip olan Ahmet Çalık’a yani. Benim kararımda bu alicengiz oyununun etkisi yok denecek kadar az. Aslında iki sene öncesine kadar ayda iki dergi okuyabiliyordum. Bu dergiler de Sinema ve futbol dergisi Four Four Two olurdu; fakat artık daha çok kitap okuduğum için iki dergiye zamanım yetmiyor. Bir de benim duygu ve düşünce dünyamda hiçbir değişikliğe sebep olmayacak f**king popüler filmleri izlememe kararım beni Sinema dergisiyle vedalaşma kararına itti; çünkü Sinema dergisi bu tarz filmlere çok fazla sayfa ayırıyor. En son sayılarında Transformers’a 10 sayfa ayırmışlar örneğin. O 10 sayfayı okusam ne olur okumasam ne olur. Eskisinden daha donanımlı bir insan olur muyum? Hayır. Tv dizilerine de sayfa ayırıyor, yeni çıkan popüler dvdlere de. Adı da zaten bir dönem Popüler Sinema idi. 2008 krizinden önce film posterleri de veriyorlardı. Ama hep o ay vizyona girecek olan bir popcorn filminin. Kaç kere mail attım biraz da klasik filmlerin afişlerini verin diye ama cevap yazan bile olmadı. Altyazı ise benim peşinde olduğum film gibi filmlerin tanıtımını yapıyor. Nedir bu tanımdan kastım? Sinemayı bir eğlence aracı olarak değil de bir sanat dalı olarak algılayan filmler. Elbette popüler filmler içerisinde çok iyi olan yapımlar varsa yine haberim olacaktır. Altyazı vizyona giren tüm filmlerden kısa kısa da olsa bahsediyor.
Bu yazıyla Sinema dergisine haksızlık etmek istemem. Haklarını da teslim etmem lazım. Benim sinemasever olmam da Sinema‘ya aslan payı düşüyor. Dergi sayesinde sayısız iyi filmden, iyi yönetmenden, iyi performanstan haberim oldu. Üç senedir yazdığım bu blogda bile sayısız referansı var derginin. Umarım hep var olurlar ama ben artık farklı şeyler okumak, farklı şeyler izlemek istiyorum. Koskoca bir (hatta iki) sayısını, Amerikanizmin en baba şov alanı olan Oscar törenlerine ayıran bir dergi okumak istemiyorum. Benim zihnimi meşgul edecek film veya yazılar tüketmek istiyorum. Altyazı ve Mithat Alam Film Merkezi umarım bu misyonu yerine getireceklerdir. Elveda Sinema.
Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Toza Sor 23 Haziran 2024
- “Güven” 15 Nisan 2024
- Her Şey Sınıfsal Mı? 14 Nisan 2024
- MUTLULUK NEDİR? 13 Mart 2024
- Muhabbet Kasetlerinin Sosyolojik ve Müzikalite Olarak Değerlendirilmesi 3 Mart 2024
Bazı Eski Yazılarım
Altyazı Erzincan'a gelmediğinden dolayı son 2 yıldır nasıl bir dergi haline geldi bilemiyorum ama Erzincan'a ilk gelişimde havaalanından Orhan Gencebay kapaklı sayısını almıştım. İlk ve sondu. Bana Cumhuriyet Gazetesi gibi geliyor Altyazı. İçi en dolu, en yararlı ama bir o kadar da renksiz olduğundan insanda okuma isteği yaratmayan cinsten.
Sinema dergisi ise son 3 yıldır belki toplasan 3 sayısında çok başarılıydı. Ama bu biraz da son dönem filmlerinin ve Türkiye'de gişe açan filmlerin yavanlığından kaynaklı. 90'ların ikinci yarısında ve 2000'lerin ilk 3 yılındaki dergilere bakıyorum da oku oku doyamıyorum. Ama bu o yıllarda çıkmış filmlerin kalitesiyle de doğru orantılı bir bakıma.
Sinema Black Swan'ı kapağa aldığı sayısından beri doyurucu değil. Özellikle de dergide en sevdiğim bölüm olan "dosya" bölümünün üzerine artık hiç düşülmemesi, çok sevdiğim Seyir Defteri'nin artık ben hiç bir filmi beğenmiyorum özetine dönüşmesi, DVD sayfalarının yavanlığı, Ayın oyuncusu bölümünün 2 yıl öncesine kadar 15 filmle tanıtılırken şimdi 1 sayfalık özete geçmesi gibi falsoları mevcut.
Total Film, Film +, Sinema, Altyazı dergilerinin dördünün birden yayınlandığı günleri özlüyorum. Türk insanının bu dergilere para vermemesi yüzünden şimdi sayıları ikiye düştü. Bence sen de Altyazı'ya oranla daha az sevsen de Sinema'yı almaya da devam et. İki dergi birarada da alınabilir nihayetinde. Tabii Sinema dergisine mail ya da telefonla ulaşıp eksikleriniz şunlar diye belirtmek için uygun bir yolun olmaması gibi aptallıklarına rağmen söylüyorum bunu.
Önceleri aybaşı gelsin de dergi elime geçsin diye beklerdim. Son zamanlarda beni hiç heyecanlandırmadı dergi. Altyazı için şu anda o heyecanı duyuyorum. Yana yana aradığım "Bir Ayrılık" filmiyle ilgili yazı var mesela okumak için heyecanlandığım. Altyazı'da özveriyle, amatör ruhla çıkan bir dergi havası da var, beni çeken. Altyazı kriz mriz diye kapanmazsa bir daha Sinema almam gibime geliyor.