Soldaki resim 1936 yılına ait. Japon ve Alman yetkililer Anti-komitern Paktı’nı imzalıyorlar. Komitern yani Komünist Enternasyonal’in kısaltması. Dünyadaki belli başlı komünist partilerin Sovyetler Birliği Komünist Partisi öncülüğünde oluşturduğu birlik.
Kısa süre sonra Mussolini’nin İtalya’sı, Franco’nun İspanya’sı ve Macaristan da birliğe imza atacaktır. İkinci Dünya Savaşı bu motivasyon üzerine şekillenecektir. Sağdaki resimde görüldüğü üzere, Türkiye de 1941 yılında “gözlemci” olarak birliğe katılacaktır. Aklı sıra “olmuşları toplayacaktır”. Çaxaalll!
Bu birlik faşizmin ne olduğunu bize anlatıyor. Günümüzde faşizm kelimesi olur olmaz her yerde kullanılıyor. Irkçılıkla açıklanmaya çalışılıyor. Zorbalıkla yani birisinin birisini dövmesiyle veya öldürmesiyle açıklanmaya çalışılıyor. Sansürle bile açıklamaya çalışanlar var. Bunlar faşizmde vardır ama işin politik özü değildir. Faşizmin özü anti-komünizmdir. 1929 ekonomik krizinden sonra Avrupa’da yeniden devrimci durumun oluşacağını ve aynı esnada Sovyetler’de de muhteşem şeylerin olduğunu sezen özel mülkiyet düzeni, tasmasını çözmüştür bu manyak insanların. Yani ansiklopedilerde yazdığı gibi kapitalizmle sosyalizm arasında bir yerde değildir. Direkt olarak kapitalizmin içerisinde bir B planıdır ve sosyalizme karşıdır. Kritik nokta burası. Kapitalizmin uşağıdır. Almanya’da 2 milyon üyesi olan S.S paramiliter birliklerinin ilk dönemde yediği en önemli haltlar grev kırıcılığı yapmak ve grev yapan işçilere saldırmaktır. Bunu, günümüzde “Kürt” diye eylem yapan işçilerin üzerine salınan “Ocak” ergenlerinden de görebilirsiniz.
Çeşitli şekillere bürünebilir ama özü her zaman budur. Şair Cemal Süreya’nın bir faşist olan Altemur Kılıç için yazdığı şiire bakalım:
Düşüncesi yoktur fakat işlevi vardır.
Düşüncesi yoktur ancak karşı-düşüncesi vardır.
Düşüncesi yoktur fakat bir hayat biçimi vardır.
Sonuç olarak faşizm bir biçim değil özdür. Karanlık odadaki kara kedidir. Göremezsiniz ama vardır. Açık veya örtük birçok biçimde karşımıza çıkabilir ama özü anti-komünizmdir. Sermaye düzeninin yedek lastiğidir. Efendisine sadıktır.
Buradan bir paragraf da Stalin’e açmak istiyorum. Onun için Hitler’le anlaştı, nasıl yapar denir. 1939 Saldırmazlık Anlaşması’ndan bahsedilir. Ta 1921 yılındaki “Pravda” yazısında şunu diyor: Avrupa’da devrimci durum ortadan kalktı. Kapitalist ülkeler gelecekte ortaya çıkacak savaş için şimdi sermaye biriktirmeye ve silahlanmaya gidecekler. Şimdi, 1921’de bunu sezen ve ona göre konum alan, defalarca kez Sibirya sürgünlerinden kaçan, bankalar soyan, binlerce kişiyi örgütleyen, binlerce sayfa yazılı metin üreten, yüz milyonları savaşa ikna eden, Anlaşma’dan hemen sonra bin bir emekle var edilmiş sanayi tesislerini mecburen silahlanma için dönüştüren Stalin geri zekalı, bir bunlar akıllı!
Son not: Türkiye halkının trajedisi budur işte: Biçime takılıp özü göz ardı etmek. Bütün önemli konularda durum bu. Paralı uşak liberallerin bunda önemli payı var.
Son not: Türkiye halkının trajedisi budur işte: Biçime takılıp özü göz ardı etmek. Bütün önemli konularda durum bu. Paralı uşak liberallerin bunda önemli payı var.