İstanbul’un nüfusu 1923’te de bir milyondu, 1960’ta da.
Bu süre boyunca sanki hiçbir şey değişmemiş gibi. Oysa her şey değil de birçok şey değişti ve sonra nüfus da dramatik bir şekilde artmaya başladı.
Duygu Sağıroğlu’nun (erkek) 1965 yılında çektiği “Bitmeyen Yol”, feodalitenin çözülmeye başladığı ve Türkiye’nin “geç” kapitalistleşme sürecinin başladığı yıllarda tam da olayların göbeğinde geçiyor.
Sansür mekanizması filme ancak 1967’de izin vermiş. Gerekçeleri şu: “Film bastan sona kadar sehre is bulmak icin indirilen sefil kilikli koylulerin bazen bir trajedi havasi icinde, bazen de insani sartlarin disina cikarak sosyal bunyemizin yikilmasi icin tahrik edici mucadelesini naklettigi, sehrin en kotu ve en sefil yerlerini, iscilerin en sefil hayat sartlari icinde yasadiklarini belirttigi, butun isverenlerin kotu huylu, hoyrat, isciyi hakir goren kisiler olarak gosterdigi…. goruldugunden, adi gecen filmin halka gosterilmesinin ve yurt disina cikarilmasinin sakincali olduguna ekseriyetle karar vermistir.”
Köylüyü sefil, işçiyi insanlık dışı koşullarda çalışırken ve bütün işverenleri kötü gibi gösteriyormuş.
Canım ya!
Film uzayda çekilmemiştir.
1965 yılında İstanbul’da çekilmiştir. O yıllarda yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan gecekondu semtlerinde çekilmiştir. Sanırım Levent, Gültepe, Hisarüstü gibi yerlerden biri olmalı.
Köyden gelen altı erkek arkadaşın Haydarpaşa’ya inmesiyle başlar film.
Bu anlamda ilktir. İlerleyen yıllarda Haydarpaşa’ya inen köylülerle başlayan iki milyon tane falan film çekilmiştir. Günümüzde Haydarpaşa da yoktur köylülük de.
Tanıdık film dedik. Feodalitenin çözülüp kır emekçilerinin metropollerde işçi sınıfına dahil olmaları tarihsel bir olgudur. Bu insanlar sorunlarıyla, uyumsuzluklarıyla, gelişmemişlikleriyle gelirler.
Yoksulluk ve yoksunluk bu insanların başlarına türlü türlü belalar gelmesine sebep olabilir. Bu filmlerin en ünlüsü İtalyan Visconti’nin “Rocco ve Kardeşleri” adlı filmdir. Rocco ve kardeşleri Roma’ya “inmişlerdir” ama Roma’yı fethedememişlerdir.
Halit Refiğ’in “Gurbet Kuşları” da bu filmden bir sene önce aynı temayı işler. İşe sınıflar mücadelesi ekseninden değil de biraz geleneksel modern çatışmasından yaklaşır.
“Bitmeyen Yol” birazcık sınıflar mücadelesi ekseninde yaklaşıyor diyebiliriz.
Sansür kurulu geri zekalı değilmiş. Gerçekten bir sınıf olgusu var filmde. Direk patron aracılığıyla değil de ustabaşı, kalfa, müdür gibi kıl kuyruklar aracılığıyla işçiler türlü türlü hakaretlere ve haksızlıklara maruz kalıyorlar. Kaza geçiriyorlar. Sigortaları yatmıyor elbette. Paraları az veriliyor vs.
Dün yazdığımız “Türk Sinemasındaki İlk İşçi Filmi” başlıklı yazıda 60’lı yılların solunda millicilik arızasından bahsetmiştik. Burada da var. Filmin bir yerinde “Petrol millileştirilecektir” yazılaması var. İyi niyetli bir yaklaşım ama sorunları çözmekten uzak.
Aşksız film çok zor dedik. Hele hele Türkiye’de ve de 1960’larda iki kere daha zor.
Köyden gelen Ahmet (abi) evlerinde kalığı köylülerinin evinde bir şeyler yaşıyor. Fatma karakteri ilginç. İlerleyen yıllarda bir prototipe dönüşmüş. Köylü, evlere temizliğe gidiyor. Zenginliğe ve erkeklere karşı zaafı var. Küçük Emrah filmlerinde bu kadın hiç istemediği halde kandırılır. Yargılamak için söylemiyorum. Yargılamıyorum da. Bu prototipe karşı ahlakçı bir yaklaşım içinde olunduğunu düşünüyorum. O berbat koşullarda neden bu kadından “namuslu” olması bekleniyor? Fatma’nın kocasının Fatma’nın yediği nanelerden dolayı katil olduğunu ve hapiste olduğunu görüyoruz. Fatma köyden beri gözü olduğu Ahmet’le naneyi yer. Bu arada Fransız burjuva kadınlarına benzeyn Ayfer Feray’ın bu role hiç gitmediğini belirtmek istiyorum. Ahmet naneyi yer ama aslında gözü Cemile’dedir. Ahmet’in de naneyi yemiş olmasına rağmen kimse onu yargılamaz. O, hafiflemez. Cemile’nin kocası da iki yıldır Almanya’da imiş. Aramaz, sormaz. Ahmet’le fırına verilen mercimek meşrulaştırlmıştır. Bu rolde o sıralar 14 yaşında olan Selma Güneri’yi görüyoruz. O yıllarda öyleydi. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit falan bütün büyük starlar 14, 15 yaşında başlamışlardır. İlginçtir, bu yıldızlar filmlerde öpüşmüş, sevişmişlerdir. Günümüzde pedofili kabul edilen ve yasak olan şey çok değil 50 sene önce uluorta yapılıyordu. Gerçi ülkede hala yapılıyor.
Teknik işe girelim mi?
Dün bahsettik, gerek yok. Bu filmlere saygı duyuyorum ama maalesef…Bunlar film değil desek çok ağır olur da ona yakın bir şeyler işte.
Böyle.