Bu cümle Chelsea’nin İspanyol yıldızı Fernando Torres’e ait. Futbolcu bir takıma aidiyet hissedemez, satılık bir metadır demek istemektedir. Bu samimi itiraftan dolayı kendisini tebrik etmek gerekir ama bu itirafı nerede, ne zaman ve hangi şartlar altında yaptığına da bakmak gerekir. Ve bu itiraftan önce neler demiştir, neler yapmıştır?
1984 doğumlu Torres Atletico Madrid altyapısında yetişir ve 15 yaşında profesyonel olur. 19 yaşında da takım kaptanı. O kadar iyidir ki büyük takımların kendisiyle ilgilenmesi gecikmeyecektir. 2005 yılında Chelsea kendisini yoklar. Atletico Madrid başkanı “hiç şansları yok” der. Bir yıl sonraysa aynı başkan Torres’le ilgili teklifleri “dinlemeye istekli” olduklarını beyan eder. 2007 yılında Torres’in Liverpool’a gideceğine dair dedikodular çıkar. Başkan “Liverpool’dan herhangi bir teklif almadık” der ve birkaç gün sonra Torres Liverpool’a imza atar. 28 milyon avroluk bu transfer bir kulüp rekorudur.
The Beatles’ın solisti ve aynı zamanda bir Liverpool taraftarı olan John Lennon’ın ilk solo albümünde “Working Class Hero/İşçi Sınıfı Kahramanı” adlı bir şarkı vardır. Şarkıda işçi sınıfı kahramanı olmanın sadece lafta kalmaması gerektiğinden ve boş bir iş olmadığından bahsedilir. Liverpool’a transfer olan Torres bu şarkıya atfen “tek istediğim şey işçi sınıfı kahramanı olmak” demiş ve yalan rüzgârına dâhil olmuştur.
2008’de vampir Chelsea tekrar Torres’in peşine düşer. Liverpool başkanı “Torres’in fiyatı yok” der. 2010 yazında aynı hamleyi tekrarlayan Chelsea’ye bu sefer yanıtı teknik direktör Roy Hodgson verir: “Torres satılık değil”. Aynı tarihte futbolcunun kendisi de “kulübe bağlılığım ilk günkü gibi” der. Ocak 2011’de Lennon’ın “Working Class Hero” şarkısı değil de Tarkan’ın “Eninde sonunda benim olacaksın / Hadi naz yapma” şarkısı hayatta karşılığını bulur. Vampirler 58 milyon avroluk İngiltere rekoruyla Torres’i transfer eder.
O tarihte dünyadaki en etkili dokuz numara olan Torres Liverpool’daki son maçında bile gol atarken, bir hafta sonra Chelsea için ilk kez forma giydiğinde karşısında eski takımı vardır. O maçtaki silik futbolu sanki Torres’in geleceğiyle ilgili ipucu verir. Karşısındaki savunmaları çaresiz bırakan Torres tarihteki en keskin form düşüşlerinden birini yaşar. Torres, o gün bugündür hiçbir fiziksel sorun yaşamamasına rağmen oldukça düşük bir profil çizmektedir ve Chelsea onu elinden çıkarmanın planlarını yapmaktadır.
Başlıktaki cümleyi Chelsea’ye imza atarken kurmuştur. Profesyonel olduğunu ve kupalar kazanmak istediğini belirtmiştir. İşçi sınıfının adını olmayacak bir yerde anarak değersizleştirdiği için Torres’in başına gelenlere sevinmeli miyiz? Hayır. Torres boyundan büyük o cümleyi kurarken, nasıl uyanık davranıp o cümlenin realitede bir karşılığı olmadığını sezebildiysek şimdi de onun başına gelenlere çocukça tepkiler vermek yerine işimize gücümüze bakmalıyız.
Bunlardan işçi sınıfı kahramanı falan çıkmaz. 100 sene önce Rusya’da, “sınıf için daha fazla çalışmak adına” çok sevdiği iki spor olan satranç ve buz pateninden feragat eden gibilere ihtiyacımız var.