*Ak Partili capri şortlarına…
*Bu şorta eşlik eden, olmazsa olmaz, küçücük, boyuna asılan çantalara…
*Otel tatili satmak için arayan canım müşteri temsilcisi emekçisinin, sıfır samimiyet kokan “Nasılsınız, Baran Bey?” sorusuna…
*Anadolu’daki illerin turizm danışma ofislerinde torpille işe giren elemanların, ortalama bir soruda afallayıp, seni paketlemeye çalışmalarına…
*Riyakar kadın erkek muhabbetlerine…
*Ortalama her Facebook iletisine Sırma Doğan ın hemen “Muhteşem” basmasına…
*Whatsapp’ta ortaya atılan ufak tefek bir polemiğe bir Can Saday ın, iki eli kanda olsa da, götünde ayı bağırsa da dahil olmasına…
*Çaykur Tiryaki’nin muhteşem bir çay olarak değerlendirilmesine…
*Şenol Güneş’in anlaşılmaz cümlelerine…
*Sol partilerin kongre metinlerinde geçen “Kongre, MK’yı görevlendirdi” şeklinde ifadelere…
*Neymar’ın frikiklerde topun başına gelip çoraplarını düzelterek Messi’ye yatırımı yapmasına…
*Şerefsiz insan ve kaleci Volkan Demirel’in penaltılarda su içmesine…Ama geçen ne güldüm! Hayatımın en mutlu anlarından biriydi…
*Aslında orada işi olmayan kişilerin katıldığı samimiyetsiz iftar yemeklerine…
*100. yılda şampiyonluk sözü veren, eski GS başkanı Özhan Canaydın’ın “Canım 2005-2006 da 100. yıl sayılır,” demecine…
*Halil Selim in o kadar özendiği yemeklerde, salatalarda tuz kullanmamasına…
*Hem Atatürkçülerin hem de dincilerin Çanakkale Savaşları’na sahip çıkmalarına…
*Müslüm Gürses’in “Hangimiz Sevmedik?” parçasındaki işlevsel zurna yorumuna…
*Instagram’da kamu hizmeti sunma amacı olmayan her işe…
*Instagram’ın videoları kesmesine…
*SM’de insanların kendilerini celebrity adam/kadın zannetmelerine…
*2. Abdülhamit’in Mithat Paşa’yı paketlemesine…
*Gitarın akordunun 12 saniyede yapılabilmesine…
*Firat Eren Kaplan ın kelimeyle bitişik yazdığı gülücüklere…
*İhsan Eliaçık’ın bir türlü çözülemeyecek olan, kocaman çelişkisine…
*Esra Bektaşoğlu nun dünyanın en seviyeli insanı olmasına…