Blogumda yazmak istediğim konu başlıklarını not defterime yazıyorum. İnsan hayatı efsanesi başlığını da uzun zaman önce not etmiştim. Dün büyük Sovyet generali, silah tasarımcısı Mihail Kalaşnikof öldü. Adıyla anılan, Türkiye’de “keleş” adıyla bilinen AK-47 adlı silahı icat etmiştir. Bu büyük yurtsever, komünistin ölümü bana bu yazıyı yazmam konusunda ilham verdi.
Öncelikle şu cümleyi kurmak istiyorum: Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu öldürmek olacaktır. Bu cümleyi yazıda iki, üç kere tekrarlamak niyetindeyim. Çünkü gerçekten böyle düşünüyorum.
Yine iddialı bir başlık. İnsan hayatı efsanesi…İnsanın sahip olduğu en değerli şeye efsane diyor! Etrafımızda efsaneler var, doğrudur. Bunlara sahip olduklarından epeyce fazla değer atfedilip, işin suyu çıkartılıyor. İnsan hayatı bunlardan biri nasıl olur?
Bal gibi olur!
Yapıyorlar çünkü.
İnsan hayatına as koz muamelesi yapıyorlar.
Yani yeter ki insan öldürülmesin ama yanında her türlü sömürü, baskı, işkence, ideolojik girdi yapmak serbest. En büyük kötülük dedik ama bir insan diğer bir insana buna yakın büyüklükte kötülük de yapabilir. Bir avuç kapitalist, koskoca bir gezegene büyük kötülükler yapabilirler. O gezegende yaşayan insanlara, onları hayatta tutarak da çok büyük kötülük yapabilirler. Yapıyorlar da zaten.
Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu öldürmek olacaktır…
Birisi kapitalizm falan dedi. Sömürü. Emek sömürüsü. Bunlar da neler?
Şu sıralar asgari ücret için görüşmeler yapılıyor. Türkiye’de 11 milyon sigortalı işçinin yarısı asgari ücret alıyor. Net 803 lira olan ücrete, kapitalizm %3+3 yani 25+25 tl öneriyor. Dengeleri gözetmeleri gerekiyormuş. Sigortalı olmayan milyonlarca işçiyi hesaba katalım. Bunun çok altında çalışan insanları hesaba katalım. Milyonlarca insana ulaşan işsizler ordusunu hesaba katalım. İş aramaktan vazgeçmiş olanları ve ev kadınlarını da katalım. Popüler kültürle sarmalanmış gençliği, dincilikle kuşatılmış aydınlık beyinleri, baskılanan yok sayılan kültürleri dilleri, vurgunculuğu, talan ekonomisini, yağmacı zihniyeti, doğa düşmanı politikaları, binlerce yıldır süren kadın düşmanlığını, en önemlisi eşitsizliği hesaba katalım…
Evet, bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu öldürmek olacaktır.
Fakat kapitalizmin çok acil bir şekilde yok edilmesi gerekmektedir. Çünkü haksızdır, gayrımeşrudur. İnsana ve doğaya acımasızca saldırmaktadır.
Şimdi durum böyleyken, hiçbir insan öldürülmesin ama başka da ne olursa olsun mu diyeceğiz? O zaman insan hayatı efsaneleştiriliyor demektir. Bu romantizmdir. Eğer bu zalim çark tahlil edilmişse ve hala böyle çiçekizm, böcekizm yapılmaya devam ediliyorsa romantizmden daha ağır bir kelime bulunmalıdır.
Sanırım burada devrimci şiddetten bahsetmek gerekiyor. Çünkü bu tartışmalar sol siyaset söz konusu olduğunda alevleniyor. En başta şu kapitalizmin gayrımeşruluğu kabul edilmeli. Kabul etmeyenler, ellerindeki klavyeyi yere bırakıp sessizce ayrılsınlar. Kapitalizmin gayrımeşruluğu, tarihsel olarak yok edilmesi gereken bir toplumsal süreç olduğu kabul edilirse daha kolay yol alabiliriz.
Ondan sonra bu canavarı ortadan kaldırmak isteyenler daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilir. Sosyalistler şiddete bayılmazlar. Yukarıda saydığım aleni şiddet türlerinden nefret ettikleri için kapitalizmi ortadan kaldırmak isterler. Kapitalizmin de elleri armut toplamayacaktır. Marx, İngiltere’de devrime gerek kalmadan sosyalizme geçileceğini öngörmüştür fakat şekil iki a’da görüldüğü gibi bu gerçekleşmemiştir. Bundan sonra da hiçbir burjuva “Tamam, ben haksızmışım, alın bütün gasp ettiğim değerleri. Beni de aranıza alın, beraberce güzel bir gelecek inşa edelim” DEMEYECEKTİR. “Gasp ettiği değerleri” savunmak için saldıracaktır.
Şimdi soruyoruz şiddetin kaynağı kim? Kim şiddeti kutsuyor? Kim “vijdansız”?
Bir de emperyalist saldırganlık meselesi var. Kapitalizm doğası gereği saldırgandır. Kriz dinamiklerini aşmak için savaş çıkartma eğilimindedir. Tarihi boyunca sürekli savaş çıkartmıştır. Stalin, emperyalizmi yok etmeden savaşların asla sona ermeyeceğini söylemiştir. Savaşlar, tarihte ilk sınıflı toplumlar ortaya çıktıktan sonra başlamıştır.
Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu öldürmek olacaktır.
Kalaşnikof’a da buradan bakabiliriz. Kalaşnikof, AK-47’yi 2. Dünya Savaşı’nda yara aldığı sırada, hastanede yatarken kurgulamıştır. Sen ülkende koşar adımlarla eşitliğe gidiyorsun, kapitalist-emperyalist blok senin üstüne dönemin en güçlü savaş makinesini salıyor, 25 milyon insanını öldürüyor artık burada çiçekizm, böcekizm, hayat bayram olsaizm, herkes kapısının önünü süpürseizm, komşusu aç yatarken tok yatan bizden değilizm yapılamaz. Eller armut toplayamaz. Çünkü onlar haksız, onlar yalancı, onlar gayrımeşru. En önemlisi onlar saldırgan. Eşitliği yedirmemişler. Bu yüzden saygı duyulması gereken insanlar onlar.
Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu öldürmek olacaktır.
En büyük iyilik de sömürü düzenini ortadan kaldırmak üzere o insanı harekete geçirmek, yani onu örgütlemek olacaktır.