“YOLCULUK” (2016)
Bu filmden bahsetmek için gösterimden kalkmasını bekledim. İslami terör örgütlerinden bahsetmek takdire şayan fakat sinema bir sanat dalıdır ve sanatın olayı bir şeyi estetik bir şekilde başka bir insana aktarmaktır. Yaratıcılığın da tıpkı müzik kulağı gibi çalışarak geliştirilebilecek bir şey olduğunu zannetmiyorum. Vardır ve kişinin kendisini geliştirmesiyle daha iyi bir şekilde açığa çıkar. Yoksa yapacak bir şey de yoktur. Filmin yönetmeni Mustafa Kenan Aybastı, tıpkı filmdeki bazı insanlar gibi şahsen tanıdığım birisi. Bence yaratıcılıktan yoksun bir yönetmen. Bir kişiyi bile filme gitmesinden vazgeçirmemek adına filmden geç bir tarihte bahsediyorum. Tıpkı yönetmenin ilk filmi “Devrimden Sonra” gibi “Yolculuk”un akmayan, ritm bulmayan, ilgi uyandırmayan bir sinematografisi var. Takdire şayan bir şekilde önemli konulardan bahsetmek filmi kurtarmıyor o zaman. Sinema zor ve pahalı bir sanat dalıdır. Çok özveri ister. Olmuyorsa olmuyordur. Sinema tarihinde üçüncü, dördüncü filmiyle dikkatleri üzerine çekmiş bir yönetmen pek yoktur. Başyapıt sonraları gelebilir ama o gelene kadar o yönetmende bir cevher olduğu kendisini belli eder. Üzgünüm, böyle düşünüyorum.
Kubu Zekirdemiz daha önce de üst üste iki film piyasaya sürmüştü. 2001’de “Yazgı”, 2002’de “İtiraf” gelmişti. Bu filmler teknik açıdan beğenilmemişti. Zaten Demirkubuz filmini teknik açıdan beğenmeyebilirsin. Adamın dünyaya ve insana bakış açısı belli. Yine bir yılan kadın karakter ve yaptığı fenalıklar. Ünlü çay üreticisi Halil Selimoglu‘na göre “Üç Maymun”dan direkt araklama. Bu düşünceyi başka bir yerde duymadım. Aslında hikayeler arasında benzerlik var ama ben yine de direkt araklama diyemem. “Sanat” sinemasında zaten iki ünlü yönetmeni olan bir ülkede bu kadar ayan beyan araklama olabilemez. Bir de Zeki’nin zaten favori teması yılan kadın karakter. Kardeşim ben bunu 20 senedir işliyorum diyebilir. Böyle işte. Bir şer var ve erkekleri parmağında oynatıyor…
“DUEL” (1971)
Steven Speilberg’le ilgili ne düşünüyorsunuz? “Schlindler’s List” dışında bütün filmleri esnaf, teknik ama üstün işlerdir. Sinemaya sinema olarak bağlı olan insanlardan biridir bana göre. Speilberg’in ilk filmi “Duel”in Türkçe adı düello değil “bela”. Öyle gerçekten. Amerika’da otoyollar sinemada sıkça kullanılmıştır. Bazı arabalar da başrole kadar çıkabilmişlerdir. “Vanishing Point” ve “The Driver” bunlara iyi bir örnek olabilir. Bunların hepsinin atası Speilberg’in “Duel”idir. Bela bir kamyon, yolda efendi efendi giden bir adama yolculuğunu zehir eder. Nefes kesici bir kovalamaca, macera başlar. Bir Speilberg filminde sıkılmak AKP’de parti içi demokrasi var demek gibi bir şeydir. Gerçi kimsenin böyle bir şey diyeceğini zannetmiyorum. Başka bir örnek bulmalıyım. Bir Speilberg filminde sıkılmak alkolsüz rakı üretmek gibi bir şeydir.
C u