Ünlü siyaset bilimcisi, kardeşim, Okan Doğan; akıllı telefon aldığımda bana “şarjı tam olarak bitirmeden telefonu şarja takma, %100 olmadan da şarjı fişten çekme” demişti. Bunu yapabilmek için her akşam 22.00’de şarj %1 olmalı, ben o anda evde olmalıyım ve bir saat sonra da yatmalıyım. Ne mümkün?
Halamız amcamız değildir.
Türkiye’nin sosyalist devrimini arayanlar arasında bazılarının tavırlarına bakınca aklıma bu diyalog geldi.
Lenin’in ünlü eseri “Ne Yapmalı?” kitabına ismini veren soru, yani “ne yapmalı?” sorusu defalarca kez sorulmuştur. Bu konuda Coca Cola’nın formülü gibi gizli formüllere sahip olduğumu iddia etmiyorum. Gelecek ile ilgili fikirlerimi, tahminlerimi paylaşmak istiyorum.
Başlayalım:
Keşke Bolşevik Devrimi olmasaydı!
Evet, od evrime büyük bir hayranlık besleyen ben böyle düşünmeye başladım çünkü devrimi arayanların bazılarına bakıyorum da o sürecin öncesi ve sonrasıyla aynen tekrarlanacağını düşünüyorlar gibime geliyor. Bizzat o devrimin mimarı “devrimcilerin en büyük hatası eski devrimlere takılıp kalmaktır” demişken hem de.
Hiçbir şey kendisini aynen tekrar etmez. Her süreç, her birey, her tarihsel dönem, her siyasi iktidar, her kişisel ilişki, her şarap, her döner farklıdır.
1917 yılı devrimler çağının bitişine denk gelen bir dönemdi. Rusya’da olup bitenler oldukça öznel, kaotik, karmaşık, tesadüflerin önemli oranda rol oynadığı, puzzle gibi bir dönemdi. Devrimden kısa bir süre sonra 5 Ocak 1918 yılında Kurucu Meclis toplantısına giderken cebine silah koyan Lenin’i birisi çekip vursaydı ne olurdu? Ayrıca düşünün siz devrim yapmışsınız ama hala herkesin olduğu toplantıya cebinizde silahla gidiyorsunuz, onları devrim yaptığınıza dair inandırmanız gerekiyor.
Bugün böyle bir şey mümkün mü?
Kapitalizm insanlara barbarlık sunan, lanet bir düzen (İtiraf: Bu yazıyı yazarken bile sözlükte lanet mi nalet mi diye baktım. Bazı şeyleri hiç öğrenemiyorum.) Onun alternatifi de sosyalizm. Dünyanın en aşırı doğru cümlesini tekrarladık. Peki böyle bir gidişat nasıl olacak?
Fidel Castro, kapitalistlerin gezegeni yok etmelerinden korktuğunu söylemişti. Onlar gezegeni yok etmeden bir şekilde kapitalizmi tarihin çöplüğüne göndermek gerekiyor. Bunun için güncel ve gerçekçi bir analiz şart.
Sosyalizm ideolojisi söz konusu olduğunda “yeni” kelimesinden biraz tırsmak gerektiği doğrudur ama bu arayışı hakkıyla yapmak zorundayız.
Bakalım. Karşı sınıfa bakalım.
Dünyada çeşitli ülkelerdeki kapitalistlerin ve onların siyasi temsilcilerinin bütünüyle blok halinde durduğu, her konu üzerinde anlaşma içerisinde olduğu görülmemiştir. Birileri HDP konusunda öyle olduklarını iddia edebilir. Ben böyle düşünmüyorum. Marksist tarihçi Eric Hobwbawm’a göre bütün kapitalistlerin hem fikir olduğu tek bir şey olmuştur: Anti-komünizm. Anti-Sovyetiklik.
Yani dünyada sosyalist bir yükseliş söz konusu olduğunda bütün dinamikler sıralanacaktır. Peki üçüncü dünya savaşı çıkar mı? SSCB varken çıkmayan üçüncü dünya savaşı şimdi çıkar mı? 20. yüzyılı yaşamış bir dünya ve onun emperyalist odakları gemileri yakar mı? Taş üstünde taş kalmasın diye bir tutum içerisine girerler mi?
Yani şuraya geliyoruz. Burjuvazinin sınıf bilinci eskiye nazaran, hele hele Marx’ın yaşadığı 1860’lı yıllara nazaran kat be kat fazladır.
Gelecekteki devrimci dönüşümler için bazı olgulardan bahsetmek gerekiyor.
İLLEGALİTE
Günümüzde illegalite mümkün mü? Bir kilometre ileriye park edilmiş arabadan ortam dinlemesi yapabiliyorlar. Yani orada olmalarına gerek yok. Çarlık Rusya’sı gibi örgütün içine sızacak, on sene boyunca yaptığı çalışmalarla kendisini kanıtlayacak ve Merkez Komite üyeliğine yükselecek bir Malinovski’ye ihtiyaçları yok. Açıkçası devlet hepimizin yedi sülalesini biliyor. Ama devrimci kardeşim ne yapıyor, Facebook üzerinden illegal olduğunu ilan ediyor! O yüzden geniş kesimler üzerine meşruiyet, inandırıcılık. Zor olsa da. Kendini illegal zannetmekten daha zor olmasa gerek.
MİLİTARİZM
Marx’ın tanık olduğu 1848 devrimlerinde ve de Paris Komünü’nde barikatların ne kadar önemli rol oynadığını biliyoruz. Bir coğrafi bölgeyi girilemez yapınca devrim yapma ihtimalinin oluşabildiği yıllardı o yıllar. Fiziki dokunulmazlık, veya bir süreliğine fiziki dokunulmazlık diyelim, siyasal devrimin tetikleyicisi olabiliyordu. Günümüzde böyle bir şey mümkün mü? Nükleer silahların neler yapabileceğini hala bilmiyoruz. Tamam birazdan göreceğimiz üzere meşruiyet daha da önemli hale geldi ama kapitalistlerin nükleer bomba kullanmalarının üzerinden 70 sene geçti. Kapitalistler gemileri yakmak zorunda kalırlarsa kitlesel imhayı engelleyecek ne var? O yüzden devrimciler için yaygın bir siyasi destek çok daha önemli hale geldi.
GÜVENLİK
Militarizmde yaşanan gelişmeler akılda tutulmadığı gibi güvenlikte yaşanan gelişmeler de göz ardı ediliyor bazen. Bugün 100 bin kişilik bir miting yapmak önemli midir? 1917 Temmuz’unda 400 bin kişilik gösteri devrime ilham vermiştir. 1905 Devrimi’ni 500 bin kişilik bir yürüyüş gerçekleştirmiştir. Bugün 500 bin kişinin Taksim Meydanı’na dolduğunu düşünün. Beş TOMA ve 250 adet çevik polis bu kitleyi dağıtabilir mi? Yıldırıp, evlerine gönderebilir mi? Bu soruyu herkesin, gaza gelmeden kendisine sormasını istiyorum. O yüzden yaygın siyasi destek.
MEŞRUİYET
Dünyada bilinen en kalabalık toplu katliamı Bolşevikler yapmıştır. İç Savaş esnasında ÇEKA görevlileri 700 küsür kişiyi bir alana toplayıp, kurşuna dizmişlerdir. Bundan daha kalabalık bir toplu infaz, aynı anda gerçekleşen bir toplu infaz yoktur. Belki IŞİD yapmıştır da biz bilmiyoruz. Şimdi günümüzde böyle bir şey mümkün mü? Toplu infaz yapılabilir mi?
Neyse. Bu yazıyı dün yazmaya başladım ama işlerim olduğundan dolayı tamamlayamadım. Yarın (bugün) tamamlarım diye düşünmüştüm ama bugün de bir takım işlerim dolayısıyla dışarı çıkmak zorundayım. Yazıyı yarım bırakıyorum. Seçimlerden önceye yetişmesini istiyorum yazının. Seçimlerde Türkiye’nin yakın uzak geleceğini çok önemli oranda etkileyecek bir sonuç çıkabilir. O yüzden böyle bir yol seçtim hem de ilginç, özgün bir şey oldu değil mi?
Meramımı kısaca anlatabildim diye düşünüyorum. Yakın veya uzak gelecekteki devrimci dönüşümlerin eskiye nazaran çok farklı olacağını düşünüyorum. Aslında bunu söylemek, yazmak bile abesle iştigal ama etrafıma baktığımda buna mecbur hissettim kendimi. Biçim, süre, yoğunluk, belirsizlik anlamında eskiye nazaran çok farklı olacak. Kapitalistler gezegenin içine etmezlerse tabi.