Önümüzdeki maçlara bakacağız

26 Mayıs 1991 tarihinde Yugoslavya’nın sosyalizme ne kadar bağlı olduğunu, halkının sosyalizm için savaşmaya ne kadar istekli olduğunu tartışabiliriz. Tartışmalıyız da ama bunu biz yapmalıyız, maaşlı halk düşmanları değil. Bu sayede Yugoslavya deneyiminden ilham alırız, dersler çıkartırız. Peki, bu tarihin önemi nedir?
Endüstriyel futbolun “opus magnum”u Şampiyonlar Ligi’nin provası 1991-92 sezonunda grup maçlarının denenmesiyle yapılmıştı. 1990-91 sezonuysa klasik anlamda eleme usulü oynanan son Kupa 1 sezonuydu. 26 Mayıs 1991 tarihinde İtalya’nın Bari kentinde bulunan San Nicola stadyumunda, Yugoslavya’nın Kızıl Yıldız takımı Fransa’nın Marsilya takımını yenerek Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanıyordu. Kızıl Yıldız, 1986 yılında Romanya’nın Steaua Bükreş takımından sonra bu başarıya ulaşan ilk sosyalist ülke takımı oluyordu. Ve de son takım. Şimdilik ama… Bu zafere giden yolu hatırlamayı değerli bulduk.
Savicevic, Pancev, Mihajlovic, Prosinecki gibi unutulmaz futbolcuların takımı Kızıl Yıldız ilk turda Grasshoppers takımını rahat geçer. Bu arada şampiyonumuz Beşiktaş da İsveç’in Malmö takımıyla tarihsel bir eşleşme yaşar. Bu tarihselliği Youtube’a “takoz recep kendi kalesine inanılmaz vole” yazarak anlayabilirsiniz. Kızıl Yıldız’a dönecek olursak, kendileri ikinci turda İngiltere emperyalizminin İskoçya’daki yandaşlarının takımı olan Rangers’ı kolayca dize getirirler.
Çeyrek finale gelinir. Kurada Real Madrid, Bayern München, Milan gibi devler vardır. Kızıl Yıldız dost bir takımı çeker. Bütün futbolcuları sosyalizmin ürünü olan Alman Demokratik Cumhuriyeti’nden Dinamo Dresden ile eşleşirler. İlk maçı 3-0 kazanır Kızıl Yıldız. İkinci maça Dresden hızlı başlar. Üçüncü dakikada bir ara Galatasaray’da da kiralık oynayan Gütschow’un golüyle öne geçerler. Kızıl Yıldız’ın durumu 2-1’e getirmesinden sonra Alman seyirciler kargaşa çıkarırlar ve maç tatil edilir.
Yarı finaldeki diğer üç takım Bayern München, Marsilya ve Spartak Moskova’dır. Yani işçi sınıfının zafere yürüdüğü iki ülkenin takımlarıyla, sınıfın trajik şekilde mağlup olduğu diğer iki ülkenin iki takımı yarı finalde buluşurlar. Kızıl Yıldız München’i çeker. İlk maçı deplasmanda 2-1 kazanırlar. İkinci maçta 1-0 öne geçen Kızıl Yıldız’ı unutulmaz Alman futbolcu Augenthaler’in beraberliği getiren golü sarsar. Sonra Bender’le öne geçer Bayern. Maç uzatmaya gidecek diye beklenirken 90. dakikada yine Augenthaler kendi kalesine golü atar ve Kızıl Yıldız’ı finale yollar.
Finalde karşılarında o sene için değil ama sonraki seneler için şikecilik yaptığı kesinleşen Marsilya takımı vardır. Bu final onlar için uzun yıllar sürecek ve trajik şekilde sonlanacak bir başarı sürecinin başlarına denk düşer. Gol sesi çıkmayan maç uzatmaya gider ve nihayetinde de seri penaltı vuruşları.
Görüntülere bakıldığında oyucuların ve seyircilerin nasıl da tutkuyla sevindiğini görebiliyoruz. Çok değil birkaç ay sonra başlayacak olan çözülme ve darmadağın olma sürecini hesaba kattığımızda, bu zafer karmaşık duygular hissettiriyor. Bir ara bu yazının başlığı “Son Dakika Golü” olarak düşünüldü ama hemen yanlıştan dönüldü. Çünkü sosyalizmin ebedi olarak yenildiği ve maçın bittiği anlamı çıkıyordu. Başlık da tarihin akışına göre yeniden yazıldı. 
Bu yazı 1991 şampiyon kulüpler kupası, Alman Demokratik Cumhuriyeti, Crvena Zvezda, endüstriyel futbol, Futbol, Kızıl Yıldız, Marsilya, Red Star Belgrade, Şampiyonlar Ligi, Sosyalizm, Yugoslavya kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.