Şehitlik mertebesi

Biz “şehit” kavramına karşı mesafeliyiz. Her şeyden önce İslami bir kavram. Dinin ve dini kavramların siyasetin dışına çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda “devrim şehitleri” de demeyiz biz. Devrim şehitleri kavramı bir oksimorondur. Şehadet; ölümü, öldürmeyi ve öbür dünyayı kutsuyor. Oysa yaşamın, yaşamda kalmanın ve illaki de yaşamı değiştirmenin “kutsanması” değil ama benimsenmesi lazım.

Çanakkale “şehitlerine” saygısızlık etmek istemem ama burada bir yanlışlık var. Kurtuluş Savaşı’yla karşılaştırılıyor. Kurtuluş Savaşı’nın anti-emperyalist karakterini Çanakkale muharebelerinde göremiyorum. Bütün emperyalist savaşlarda ölenler için olduğu gibi bu savaşta ölen insanlar için de kahroluyorum. Anzak ve Yeni Zelendalılar için olduğu gibi karşı tarafta yer alan Türk, Kürt, Ermeni, Rum ve binlerce Alman için de kahroluyorum ama bu savaş 1. Dünya Savaşı çerçevesinde oldu. Çıkar çatışmasına giren iki emperyalist odağın yani İngiliz ve Alman emperyalizminin savaşıydı. Osmanlı ordusunu Mustafa Kemal değil bir Alman general yönetiyordu. Geçilmez denilen Çanakkale’yi, İngiliz işgal kuvvetleri iki sene sonra yürüye yürüye geçtiler.

Okullardaki hamaset etkili mi? Etkili işte. Kurtuluş Savaşı’nın anti-emperyalist karakteriyle ve sonrasında başlayan aydınlanma hamlesiyle ilgili kuyruk acısı olan dincilerin, dini motifleri ekleyerek sahiplendiği ve yücelttiği bir savaştır ayrıca. Yani savaş var, savaş var. Aynı şekilde militarizm var, militarizm var.

Not: Burada deniyor ki Çanakkale Savaşı kazanılmasaydı Rusya’da devrim olmazdı. Rusya’daki siyasi gelişmeleri çok etkilediği doğrudur ama devrimcilik nedir ki? Hazırlığını yapmak ve an geldiğinde yürümek. Hatta anın gelmesini beklemeden, daha öncesinden zorlamak. Tarihe söyle olsaydı böyle olsaydı diye yaklaşılmaz. 

Bu yazı Çanakkale Savaşları, devrim şehitleri kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.