Tarih, Etkin Bireyin Horoz Şekeridir

hunter-gatherer

Provokasyon başlığını okudunuz ve buraya geldiniz. Hoş geldiniz.

Bakalım bakalım “Tarih etkin bireyin horoz şekeridir.” demek ne demek?

Yani kısaca tarihte olan biten önemli ve büyük şeyler, geniş kesimleri ikna edebilen veya onları sindirebilen etkin bireylerin kafalarındaki projeleri hayata geçirme pratikleridir, denmek isteniyor.

Provokasyon başlık elbette Marx’ın (ve Engels’in) “Tarih, sınıf savaşımları tarihidir.” cümlesine atıfla ortaya atılmıştır. Marksizmden afaroz edilme pahasına diyorum ki tarih, sınıf mücadeleleri tarihinden ziyade, “çoklukla” bir sınıfın kendi içerisindeki yorum farklılıklarıdır.

Burada iki kamptan bahsedeceksek, yani sömürücüler ve emekçiler diye bir ayırım yapacaksak (ki bunun da sakıncaları vardır) emekçilerin kendi başlarına bir irade ortaya koyup sömürücülere karşı bir iktidar savaşımına girdikleri çok çok az görülmüştür. Yani karşılıklı bir mücadeleden çok fazla söz edilemez. Marx ve Engels’in bu cümleyi kurdukları 1847 yılında, Avrupa’da kazan kaynamak üzereydi ve emekçiler de bu partide yer almak niyetindeydiler. Direkt olarak iktidarı alıp, kendi çıkarları lehine bir düzen kurmayı düşlemişler miydi? Bunu kendi kendilerine yapmadıkları ve hiçbir zaman yapmayacakları nettir benim için. Yine birileri (etkin birey işte veya etkin bireyler topluluğu) harekete geçmişti.

Bazı Marksist metinlerde “Sınıf savaşımı denilince meydanlarda sopalarla ve taşlarla birbirlerine giren burjuvalar ve proletaryalar akla gelmesin. Burjuvazinin, proletaryanın uyanmasını engellemek için yaptıkları da sınıf savaşımıdır.” şeklinde cümleler okudum. Şimdi bu, ÖDP’nin “Kime oy verilmemesi gerektiğini işaret edeceğiz.” demesi gibi bir şey. Yani bir şey söylüyormuş gibi yapıp aslında ilgi çekici bir şey söylememektir. Yani burjuvalar kendi aralarındaki kanlı yorum farklılıklarını ve çıkar çatışmalarını bıraktılar ve “Ne yapsak da şu proletaryanın uyanışını engellesek?” mi diyorlar? Hiç sanmıyorum.

Neyse, ben burada sınıflar mücadelesi odaklı yazmak niyetinde değilim. Marksizmin işaret ettiği sınıf savaşımı kapitalizmden sonra şiddetlendi. Oysa homo türü milyonlarca yıldır var. Sapiens cinsi 200 bin yıldır var. Ve bu süreçte davranış kalıpları geliştirdiler.

TEK ADAMCILIĞA KARŞIYIZ

Karşı mısınız? O zaman tüm insanlık tarihine karşısınız demektir. Yanlış anlaşılmasın, Ak Parti’yi yıkmak isteyenler bu argümanla hareket edebilirler. İşe yararsa saygı da duyarım ama benim bunlara inancım yok, belirteyim. Yani tek adam karşıtlığına. Çünkü milyonlarca yıl boyunca hep öyle olmuş ve bu, evrimin bir çıktısı. Homo türü hiçbir zaman kolektif karar almamış. Hep alfalar, alfanın etrafına dizilmiş betalar kafalarındaki proje için kalabalıkları ikna etmişler veya zor kullanarak o projeyi hayata geçirmişler.

Bu yazıyı taş çatlasa 50, 60 kişi okuyacak (çünkü bu uzun bir yazı) ve dolayısıyla ben “Tek adam karşıtlığının” bir aldatmaca olduğunu söyleyerek aslında üzerime çok da sorumluluk almış olmuyorum. Bir CHP veya HDP veya IYI Parti yöneticisi olsaydım bunları yazmazdım elbette. Tek Adamlık hep olmuştur, hep olacaktır. Önemli olan o tek adamın kafasındaki projedir. Bunun geniş kesimlere, kendileri meraklısı olmasalar da, olacak olan yansımalarıdır. Keşke düzgün ve dirayetli bir tek adam olsa da peşine takılsak…

Bu arada tek adam tabiri özensizce seçilmemiştir. Tarihi parmağında oynatan bu etkin birey, erkektir. Kadınların böyle bir pozisyona erişmeleri anomali sayılmalıdır. Bu iş hep erkeklerini işidir. Erkekler, fiziksel güçlerinin sayesinde, dişilere büyük bir üstünlük sağlamışlardır ve bu üstünlük sayesinde önemli işlerler ilgilenme işlerini gasp etmişlerdir. Nedir o önemli işler? Avlanmak, savaşmak, ticaret yapmak, sanatla uğraşmak, felsefe yapmak, din kurmak, devrim yapmak, karşı-devrim yapmak, büyük siyasal mücadelelere girmek… Bu ve benzeri önemli işler hep erkeklere aittir. Tarihte bu işlerle uğraşan kadınlar görülmüştür, evet ama dediğim gibi bir anomali sayılmalıdır. Sürekliliği yoktur. Tesadüfler etkilidir. Ve o kadın birey manyak derecede etkin bir birey olmalıdır. Bir de son yüz yılda bu konuda oldukça radikal şeyler yaşanıyor ve bu da yine kadınların başarısıdır.

Can Saday, ben etkin birey dediğim kişilere “zeki savaşçılar” adını taktı. İtirazım yok çünkü etkin bireyin ilk işi orduları arkasına dizmek olmalıdır. Kafasındaki projeyi sadece simge/imge kullanarak insanlara yediremez. Zor, her zaman işe yarar tarihte. Yine son yüzyılda zorun başına inanılmaz şeyler gelmiştir. Tarihte hiç olmadığı kadar önemli olmuş, çok büyük ölçeklere ulaşmış ama sonrasında, şimdilerde neredeyse yokmuş gibi bir pozisyona çekilmiştir ama vardır bal gibi. Kabak gibi yoktur ama bal gibi vardır.

Etkin birey, tarım devriminden önce neredeydi? Öyle ya avcı toplayıcı toplulukların demokrat oldukları düşünülüyor. Geçenlerde ritüellerle ilgili bir makale okudum. Tarım devrimi öncesinde (yani hiçbir şey doğru dürüst siyasallaşmamışken) ritüeller eşitsizliği engellemek gibi bir işleve sahipken tarım devrimi sonrası bilakis eşitsizliği yeniden üretmek gibi bir işleve sahip. TD öncesi bir takım bireylerin öne çıkmasını engellemek, herkesin aynı olduğunu vurgulamak için ritüeller düzenleniyor. Yani etkin birey sazı eline almak için sürekli zorluyor.

Avcı toplayıcı toplulukların göreli demokratik ve kolektif yapısını, ufukların darlığına ve teknik ilerlemelerin yetersizliğine bağlıyorum ben. Hayatı boyunca 200 kilometre karelik bir alanda dönüp dolanan insanlar bunlar. Bilmedikleri yerlere pek gitmiyorlar. Göçleri çok uzun zamana yayılan, gıdım gıdım gerçekleşen ayrıca da iklimsel ve coğrafik etmenler rol oynamasa gerçekleşmeyecek şeylerdir. Yani kolektif olarak. Etkin birey, meraklı birey, cesaretli birey bir yerlere gidecekti ve toplumu ikna edecek bir buluşla gelecekti. Zaten etkin bireylik de budur.

O ritüellerde sesi gür çıkan, boyu daha uzun olan, hitabet/demogoji yeteneği gelişkin olan, kararlı görünen, cesur görünen bir adım öne çıkıyordu. Ayrıca topluluk içerisindeki evlilik olayını çözümleyen, komşu kabile saldırdığında (nadir de olsa oluyordu) ne yapılacağını söyleyen mutlaka bir “erkek” birey vardı. Göbeklitepe’nin inşaat aşamasında mutlaka birisi daha ön plana çıkmıştı.

ARTI ÜRÜN GELİYOR

Teknik ilerledi, artı ürün ortaya çıktı ve artık hiçbir şey etkin erkeği zapt edemezdi. Geçmiş olsun. Artı ürün, profesyonel asker demekti en başta.

Sonra etkin birey ve etrafındaki askerleri yıkmaya çalışan, onların mallarını çalmaya çalışan başka etkin bireyler ve ekipleri ortaya çıktı. İşte bir sınıfın kendi içerisindeki yorum farklılıkları tarihe yön vermeye başlamış oldu.

Ya diğerleri? Onlar her zaman en etkin olduğunu düşündükleri adam ne derse onu yaptılar. Gerek seve seve gerekse de zorla…

Teknik çok çok ilerledi. Artık insanları berbat yaşam koşullarında yaşamaya mecbur bırakmak zorunda olmamaya başlayacak etkin bireyler. Ve TR buna en son geçecek her zamanki gibi. O zaman ne olacağını çok merak ediyorum açıkçası. Belki görebilirim diye de tahmin ediyorum.

Baktık ve bakmaya devam ediyoruz.

Not: Yazım yanlışlarına bakamayacağım.

Bu yazı siyaset, Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.