65 yaşından sonra yapmayı ve yapmamayı düşündüğüm şeyler var. Sigaraya başlayacağım. Yapmayacağım şeyler de yeni film izlemeyeceğim, yeni kitap okumayacağım. Arşivime bakıp sekiz ve üstü puan verdiğim filmleri bir daha izleyeceğim. Not: Balıkçı kasabasına yerleşmeyeceğim. Ölene kadar İstanbul’dayım. Siyasi gelişmeler bir şeyleri dayatmazsa.
Bu arada yazının başlığından anlaşılacağı üzere bazı filmleri defalarca kez izlemişimdir. Herhalde en çok izlediğim filmler Türkan Şoray’ın oynadığı “Sultan” ve “Neşeli Günler” olmalı…
1976 tarihli “Taxi Driver/Taksi Şoförü” adlı filmi geçenlerde beşinci kez izledim, altı da olabilir emin değilim.
Bu bir Robert De Niro filmi mi yönetmen Martin Scorsese filmi mi? Geçenlerde arkadaşlarla tartışmıştık “filmin en önemli ögesi kimdir, nedir?” diye.
Bu filmde De Niro’nun Travis Bickle kompozisyonu gerçekten kelimenin tam anlamıyla unutulmazdır. Benzersizdir. Metot oyunculuğu aslında bir sonraki Scorsese filmi olan “Raging Bull/Kızgın Boğa”da yapan De Niro burada en fazla iki, üç hafta taksicilik yapmıştır role alışmak için. “Raging Bull”da 22 kilo alıp, müdahaleyle dişini kırdırmıştır örneğin.
Sinema tarihinin belki de en önemli performansı var ama ben yine de bu filmi, her zamanki gibi, yönetmenin hanesine yazmak istiyorum.
Senaryo yazarı Paul Schrader de bir sinek ikilisi değildir. Diğer bütün oyuncular, görüntü yönetimi, müzikler hep beraber benzersiz bir performans sergilerler.
Burada yine yaratıcılık yönetmene aittir. Scorsese’nin zaten bir farklılığı, bir rengi, bir tarzı vardır. Sanatçı olmak bu demektir çünkü.
Kendi adıma 70’ler Amerikan sinemasının çok yaratıcı olduğunu düşünüyorum. Bu konudan çok bahsettim. 10 sene öncesindeki sinema anlayışından 180 derece farklı bir sinema anlayışı vardır 70’lerin. 80’lerle de öyle. O on yıllık zaman dilimine bir ekol ve bi’ dolu başyapıt sığdırmışlardır.
“Taxi Driver” o dönemin en tipik filmidir.
Bir insanın nasıl da tırlatma sınırlarında dolaştığını bu kadar iyi anlatan bir film daha yoktur. Travis Bickle anti-kahramanın allahıdır.
Vietnam’da tırlatan Travis, New York’a bir sosyopat olarak gelmiştir. Yağmurun yağıp New York sokaklarını temizlemesini beklemektedir. Yağmur yağmayınca kendisi bu işi yapmak üzere kolları sıvar. Bir nevi İsa Mesih parodisi diyebiliriz kendisi için. Scorsese papazlık eğitimi almış ve bu konuyu çok sorgulayan birisidir.
Saçma salak tekniklerle New York sokaklarını süpürmeyi planlayan Travis’in hallerini görmelisiniz. Hemen şimdi Google’a “Taxi driver canlı izle tek link” yazınız lütfen.
Filme ırkçılık suçlamaları yapılır. Bütün pis işlerin siyahiler ve Hispanik’lerin yaptıkları görülür. Scorsese’nin kendi oynadığı “aldatılan koca” sahnesi skandaldır.
O zamanın New York’u böyleydi diye işin içinden çıkanlar var. Travis bir sosyopat diyenler var. İzleyin de siz karar verin.
Tarantino’ya göre “Taxi Driver” bir insanın en iyi şekilde işlendiği filmdir.
2008 yılındaki Top 10’umda ikinci sırada yer aldığını gördüm bir eski yazımda (birincisi Rear Window bu arada). O yüzden tekrar izlemek istedim.
Gerçekten inanılmaz bir kompozisyon. “Nasıl yani?” diye bitiriyorsunuz filmi.
İyi günler.