Türkiye’nin Toplumsal Kesimleri 1: Ak Partililer – Sıddık Hoca’yla Duran Abi’nin İttifakı

Türkiye’nin toplumsal kesimlerini tek tek inceleyeceğim yazı dizime başlıyorum…

Önce Ak Partilileri inceleyeceğim. Sonra da CHP’lileri, MHP’lileri, Kürtleri ve Alevileri inceleyeceğim. En son da “Tuhafları” yani “Değişikleri” inceleyeceğim. Tutunamayanlar, aydınlar, okuyup yazanlar, anormaller olarak da kodlanabilir bu kesimler.

Ak Partililerle başlayalım? Kimdir Ak Partililer? Evlerinde otururlarken, her şeye muktedir olan Batı emperyalizmi tarafından palazlanan insanlar mıdır? Toplumsal kuralların Kuran ve sünnete göre yeniden dizayn edilmesini ve sonrasında zorun kullanılmasını arzu eden Müslümanlar mıdır? Hilafet e saltanatın tekrar ilan edilmesini isteyen insanlar mıdır? Bira, şort ve flörtü yasaklamak isteyen, bunları yapanı hapse atmak isteyen insanlar mıdır? İhale peşinde koşan, tek gündemi rant elde etmek isteyen insanlar mıdır? Başını geleneksel tarzda kapatan, kimseye karışmayan, Alevi komşusuna Muharrem ayında aşure götüren, Rum komşusunda yılbaşında hindi ikram eden, Yahudi komşusunu cumartesi rahatsız etmemek için radyosunun sesini kısan, güler yüzlü Suat teyze midir? Kimdir bu Ak Partililer?

Bu yazı dizisine başlarken TR’de sınıflar mücadelesi olmadığını, onun yerine yaşam tarzı mücadelesi olduğunu ve son yıllarda görünür olan kimlik mücadelesi olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim. En büyüğü yaşam tarzı mücadelesi ama…

YAŞAM TARZI MÜCADELESİ

1800’lerle başlayıp hala devam eden bu hazreti yaşam tarzı mücadelesinin bir tarafını temsil eder Ak Parti ve ona oy veren Ak Partililer! Bunun ne kadar bilinçli, ne kadar gönüllü, ne kadar kararlı, ne kadar “adil” olduğunu ele alacağız…

1800’lerde bu topraklarda gelişkin Batı medeniyetine öykünen insanlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar öz itibariyle ve ilk başlarda askeri ve teknik gelişmeleri referans alan kesimlerdi fakat giderek Batı’nın yaşam tarzı da gözetilmeye, beğenilmeye ve adapte edilmeye çalışıldı. Fakat Osmanlı toplumu yani bugünkü TR toplumu esas itibariyle bir Doğu, bir İslam toplumuydu. Araplar neyse de Türkler İslam’ı benimsemeden önce göçebe yaşayan ve gelişkin bir kültüre sahip olmayan bir halktı. Kaba kuvvetle Viyana’ya kadar gidebildiler. Kaba kuvvetleri yetmemeye başlayınca gerilemeye başladılar ve sahip olmadıkları gelişkin kültürün dezavantajlarını hala çekiyorlar. Batı’ya göre noksan olan bu şeyler Türkleri ne yapacaklarını bilemeyecek halde bıraktı. Bana göre de hala bu durumdalar. “Huzur” romanındaki Mümtaz karakteri gibi eskiyle yeni arasında ne yapacağını bilemeyen bir vaziyetteler.

Tarafları adlandırmak konusunda problem yaşıyorum. Batıcı/Doğucu… Modernci/Gelenekselci… Batıcı, Doğucu diyelim bütün eksikliğine rağmen… Batıcıların zirvesi Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyettir. Bu arada bu kavganın İstanbul’da bürokrat/asker/organik aydın veya devletin memuru olarak taşrada bulunan topu topu 10, 15 bin kişi arasında verildiğini de eklemeliyiz. Halk bu kavgada etkin değildir ve genelde güçlünün yanında durur. Bazen sopayla. Bazen onursuzca. Nadiren de olsa ideolojik olarak…

Bu 10, 15 bin kişi arasındaki mücadelede Atatürk büyük bir üstünlük sağlamıştır. 1. Dünya Savaşı olmasaydı bu fırsatı bulamazdı. Bir şeyler, bir şeyler olmuştur ve Atatürk elinde büyük bir güç bulmuştur. Ve bayağı zorlamıştır yaşam tarzı konusunda. Fakat eklemek şarttır ki bu düşünceler Atatürk’ün özgün düşünceleri değildir. Ondan önce başlamış bir süreç ve epeyce alınmış yol vardır. Zaten ben Jön Türkler, İTC ve Kemalistler arasında süreklilik olduğunu düşünürüm.

Bu Batıcıların karşısında her zaman birtakım “Doğucular” yani Batılı yaşam tarzını istemeyenler çıkmıştır. İşte Ak Parti’nin ideolojik kökenlerinde bunlar vardır.

Bu kesimler halkın geriliği sayesinde dine referanslar yaparak her zaman kolayca taraftar bulabilmişlerdir. Seçimlerde hep kazanmışlardır. Yani bunları birleştirip ayakta tutan şey büyük oranda din olmuştur.

HANGİ DİN?

Gelelim Sıddık Hoca’ya. Bugün Türkiye üzerinde toplumsal kuralların Kuran ve sünnete göre dizayn edilmesini, bunlara uymayanlara yaptırım uygulanmasını, yani “şeriatı”, yani Arap yarımadası tipi yaşam tarzını savunan, arzu eden, bunun için mücadele eden kaç kişi vardır? Bunların yüzdeleri konusunda arkadaşlarımla hep konuşmuşumdur. Ben %2 derim. Fakat Ak Parti’nin ideologları bu insanlar arasından seçilir. Ak Parti bir ideoloji partisidir. Rant ikincil olarak elde vardır bana göre. Bu insanları Sıddık Hoca diye kodlayalım.

Bununla birlikte anketlere falan baksanız insanlar kendilerine “Müslüman”, “inançlı” falan diyeceklerdir. Önemli bir bölümü namaz kıldığını falan öne sürer. Bunlar külliyen yalandır. TR halkı radikalleşmek, ölümüne mücadelelere girmekten kaçınır. Hiçbir zaman öyle bir halk olmamışlardır. Bugün hakkında olur olmaz bir sürü efsaneler sıralanan Kurtuluş Savaşı denen olayda bile ne yapıldıysa sopayla ve askeri hiyerarşiyle yapılmıştır. Radikalleşmek istemeyen milyonları, Sıddık Hoca tavlayabilmektedir. Mesela çarşaf, sarık, cübbe, sakal gibi şeyler kıyamete kadar “radikal” kalmaya mecburdur. Hiçbir zaman toplumun “normali” olamazlar. “Tik Tok” sayesinde türban bile müthiş bir irtifa kaybetmektedir ki Tik Tok’ta fenomen çarşaflılar bile vardır! Neyse, bu ciddi bir yazı. Elbette Tik Tok tek başına bir şeyin sorumlusu değildir. Kapalı toplum yapısı hızla düşmektedir ve insanların (kadınların) doğasında çakılı olan, asla müdahale edilemeyecek olan beğenilme dürtüsü artık kabına sığmaz olmuştur.

Sıddık Hoca ideolojiktir. 1923’ten sonraki her muhalefet hareketinde yer almıştır. Yapılan dönüşümleri asla sineye çekmemiş, asla kabul etmemiştir. Tarihsel referansları güçlüdür. Toplum ileri, gelişmiş bir toplum değildir ve kolaylıkla ona kanar. Sıddık Hoca’nın bu topraklarda asla tutmayacak olan şeriat hayalleri yaşam tarzı kavgasının dinamikleriyle buluşmuş ve Sıddık Hoca nihayet iktidara gelmiştir.

Tek başına mı?

Bir ortağı vardır Sıddık Hoca’nın. O da Duran Abi…

DURAN ABİ

Birçok yazımda bu Duran Abi’den bahsettim. Ak Parti’nin esas omurgası Duran Abi’dir. İç Anadolu ve Karadeniz’in orta sınıflarıdır Duran Abi. Marmara ve Ege’de de bulunurlar. Doğu Anadolu’nun Türk nüfusu içinde de vardırlar. Kürt coğrafyasında yoklardır ama oralardan ittifak unsuru bulabilmektedirler. Esas olarak İç Anadolu ve Karadeniz’in sahibidirler. Seçimlerde bu iki bölgede üstünlük sağlayanların tüm TR’yi aldıkları görülmüştür. Çünkü büyükşehirlerdeki insanlar da Duran Abi’nin etkisi altındadırlar.

Duran Abi, Sıddık Hoca gibi asla bir şeriatçı değildir. Din kuralları zorla uygulatılmaya kalkışılsa ilk olarak Duran Abi itiraz eder. Bazen gizli bazen de açıktan içki içer. Keraneye falan da gider Duran Abi ama yolda el ele dolaşan iki genç insan görse hoşnut olmaz. Okumaya, kitaba, kitabi laflar edene yabancıdır. Cahildir, cahillik övgüsü yapar. Ticarete çok meraklıdır. Zaten bunu becerebiliyorsa Duran Abi olur. Duran Abi’nin bir de çekinceleri vardır. Açıktan içki içen, flört eden, başörtüsü takmayan, okuyan insanlar veya işte Aleviler, Kürtler, CHP’liler mutlaka iktidardan uzak tutulmalıdır. Hepsi PeKaKa’lıdır onun için. Bunu içgüdüsel olarak sezer Duran Abi. Onlara karşı en geniş ittifakı kurar. Atatürk’e küfür etmez Duran Abi. Aslında oldukça çelişkili yanları vardır. Neden muhafazakar olduğunu bir türlü ifade edemez. Sezer ve konum alır.

Duran Abi maddi ve manevi iktidarı için politikleşir. Alt kesimlere siyaset aktarır ve onların oy tercihleri üzerinde belirleyici olur. Maddi olarak asla tarumar olmaz Duran Abi, olursa Duran Abilik mertebesinden marabalık mertebesine iner. Doğucuların o dönemdeki partisinin il ve ilçe başkanları mutlaka iyi para kazanan Duran Abiler arasından seçilir. Yukarıdaki her ama her siyaseti alır, yutar ve aşağıya aktarır. Bunun istisnaları vardır. Barış Süreci’nde Kürtlere karşı yumuşatılmış söylemler geliştirildi ve mutlaka Duran Abi ilçe toplantılarında bunları dile getirdi ama içten içe inanmadı buna. Zaten bu süreç de kısa sürdü ve Cumhur İttifakı oluştu.

Duran Abi radikalleşmek istemez asla! Demirel ve Özal partileri aslında onun için biçilmiş kaftandı. Tam istediği oydu. O zamanlar Sıddık Hoca kendi küçük partisindeydi. Sıddık Hoca’nın radikal arzuları aslında Duran Abi’yi huzursuz eder.

MÜTEAHHİT FENASİ

Bu ittifakta bir de müteahhit Fenasi vardır. Lenin devrimden sonra “Şimdi yandık! Artık iktidarız ve bütün namussuzlar bizden yana olacak.” demiştir. Bu; rantçı, ihaleci kesim her iktidara yanaşacaktır. Bunlar her yerdedirler. Bunları karşına alıp mücadeleye girişmek için TR’nin ideolojik olarak birbirine benzer insanlardan oluşması şarttır. İktidarlar ideolojik dönüşümlere odaklandıkları ve desteğe ihtiyaç duydukları için bu rantçı kesimi ürkütmek, kaçırmak istemezler. Bunu arzulasalar bile istemezler, yapamazlar. Mutlaka Sıddık Hoca haram yemeyi doğru bulmuyordur. Bu arada haram yemek derken bir işçi çalıştırıp ona maaşını gününde ödemek helaldir onun için. Sıddık Hoca rüşvet ve rantın üzerine gidemez. İktidar olmanın getirdiği ihtişamlı yaşamdan da geri durmaz yalnız. Duran Abi ile Fenasi’nin arası çok iyidir. Bunlar paslaşırlar. Aralarındaki fark Duran Abi’nin biraz ideolojik yanının olmasıdır. Yarın CHP veya İP veya hatta HDP iktidar olsun bu Fenasiler onlara da onların argümanlarıyla yaklaşmaktan geri durmayacaklardır. Bu partiler de “ilk olarak” Fenasilerle mücadele etmeyi gündemlerine almayacaklardır.

SORUN

Ortada ciddi bir sorun vardır yalnız. Sorun ideolojiktir. TR’de kapalı toplum hızla çökmektedir. İletişim olanakları sayesinde insanlar TR’nin her yerinde haber, görüntü almaktadırlar. Herkesin yaşam tarzı herkesin gözü önündedir. 1980’li yıllarda Duran Abi’nin ilçesi Bayat’ta İstanbul Kadıköy’deki yaşamı görmüş hiçbir genç yokken bugün onu gören ve ona öykünen gençlerle doludur Bayat. Sıddık Hoca’nın büyük projesi “dindar nesil” projesi çökmüştür. Din, modern zamanların ve genç insanların ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Din her zaman kendisini uyarlamayı bilmiştir. Belki bu yeni duruma da uyarlayacaktır ama o zaman işte Sıddık Hoca koluna dizlerine dayayıp kara kara düşünecektir. Benim ironik bir şekilde ifade ettiğim “CHP iktidarı hayırlı olsun!” cümlesi bu duruma işaret etmektedir.

Batıcılar kazanıyor. Türkler bir CHP milleti olmaya doğru hızla gidiyor. Belki birkaç seçimi daha Ak Parti veya onun devamı olduğu iddiasında olan başka bir parti kazanır ama ideolog Sıddık Hoca’nın elinde avucunda olanlar hızla akıp gitmektedir. Duran Abi adapte olma kabiliyetine sahiptir. Fenasi içinse zaten SIKINTI YOKTUR!          

Bu yazı siyaset, Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.