Facebook seçim sonuçları

Bir sosyal medya unsuru olarak Ekşi Sözlük’teki seçim sonuçlarını yorumlamıştık. Şimdi sıra sosyal medya unsurlarının en önemlisinin yani Facebook’un seçim sonuçlarına geldi. 9 Temmuz 2012 itibariyle sonuçlar şöyle:

MHP – 328.830
BDP – 133.463
CHP – 110.370
AKP – 99.473
TKP – 16.681
ÖDP – 9.509
EMEP – 1345

O yazımda da belirttiğim üzere bu satırların yazarı burjuva partileriyle ve programında sosyalizm olup da belli bir etki alanı olduğuna inandığı partilerle ilgilenmiştir. Kimsenin mücadelesine dil uzatmak gibi bir düşünce içerisinde değildir ama bu şekilde düşünmektedir.

Bu sonuçlar Facebook’taki arama bölümünde çıkan ilk sonuçlar üzerinedir. Her partiyle ilgili başka sayfalar da bulunmaktadır ama bu ilk sonuçların en geçerli sonuç olduğu aşikardır.

Öncelikle MHP’nin birinciliğine değinmek gerekiyor herhalde. Ekşi Sözlük’te böyle bir sonucun çıkmamasının nedeni orada yazanların göreceli olarak daha mürekkep yalamış insanların olmasıyla açıklanabilir. Facebook’taysa tabiri caizse herkes vardır ve Türkiye, milliyetçiliğin her daim prim yaptığı bir ülkedir. Öyle bir ülke haline getirilmiştir. Pespaye entelektüel ortamda milliyetçilik hep bir çıkış yolu bulur ve Facebook ortamı ülkemizdeki pespaye entelektüel ortama karşılık gelmektedir. Lümpen proletarya, sahip olduğu maddi koşulların kötülüğüyle beraber çok açık bir entelektüel saldırı altındadır ve kimliksizlik problemiyle karşı karşıyadır. İşte milliyetçilik o kişiye zahmetsiz ve pek şanlı bir kimlik sağlamaktadır. Sistem tarafından aslında “hiçbir şey” olarak algılanan ve bu kendisine hissettirilen birisine; pek şanlı ve dünyadaki milyarlarca insanın sahip olmadığı bir kimlik verilirse, onun bu kimliği sahiplenmesinde ve propagandasını yapmasında şaşılacak hiçbir şey yoktur. Babası fabrikatör olup da sokaklarda polisle beraber “gominis” avında olan kişilere çok ender rastlanılmıştır.

BDP için de benzer şeyler söylenebilir. Gerçi onlar şu argümanla geleceklerdir: “Türk milliyetçiliği, sahip olma ve üstün olma üzerine kurulu ama bizimkisi asimilasyona uğrayan bir halkın kendisini ifade etme şekli. Dolayısıyla milliyetçilik değil.”. Bunda haklılık payı olabilir ama kurtuluşu sınıfsal olarak değil de ulusal olarak kodladığınız zaman çok da farklı bir şey yapmış olmuyorsunuz. Onlara göre burjuvazi içerisinde yer alan bir Kürt’ün de “kurtuluşa” ihtiyacı var. Dolayısıyla onunla beraber hareket etmek gerek. Evet, o kişi ve çocukları da ana dilini rahat konuşamıyor, ana dilinde eğitim alamıyor olabilir. Hatta bazen nefret söylemleriyle de karşı karşıya kalabilir ama Kürt hareketi, ona sahip olduğu zenginliklerden bir şekilde olabileceğini çıtlatsa acaba aynı enerjiyle “kurtuluş” arayacak mıdır? Böyle bir tehdit şu anda olmadığı için bu kişi Kürt hareketi tarafında görülebilir ama o bahsettiğim tehlike belirirse ortalıkta ne milliyetçilik kalır ne önderlik ne de idealler. Dolayısıyla BDP’nin de bu kadar çok “beğenilmesini” bir şekilde açıklayabiliriz.

CHP’den bahsetmek istemiyorum. AKP’ye geçiyorum. Nasıl oluyor da 10 senedir iktidarda olan, artık toplumsal yapının her alanına sinmiş olan, sokakta yürüyen her iki kişiden birisinin oyunu almış bir parti bu kadar az “beğeniliyor”? Çünkü kimsenin AKP’yle gönül bağı yok. Herkesin çıkar bağı var. AKP’ye ideolojik olarak bağlı kimseyi göremiyoruz. Her yerde AKP’yle ilgili atıp tutuyoruz ama kimse çıkıp da rahat rahat savunamıyor AKP’yi. Çünkü insanlar görüyor. AKP’nin bir proje olduğunu görüyorlar. Bu durum oy verme meselesiyle tek taraflı olarak düşünülmemeli. Siyasetin önemli bir adımının oy vermek olduğunu ama siyasetin tamamı anlamına gelmediğini düşündüğümü yazmıştım. İnsanların AKP’ye oy vermesi çok boyutlu bir sonuçtur ve anlaşılmaz değildir. Bu yazının konusu olmadığı için girmek istemiyorum. O oy verenlerin AKP’yi sahiplenmemesi de anlaşılmaz bir şey değildir. Alt tabakalar da yer alan herkesin bir şekilde AKP’den canı yanmıştır ama şu ana kadar AKP bu durumu bertaraf etmeyi emperyalizm ve yerli sermayenin sağladığı sınırsız olanakları sayesinde başarmıştır. Ama insanlara zorla kendisini Facebook’ta beğendiremiyor işte. Gerçi bunun önümüzdeki torba yasada yer almayacağının garantisi yoktur ama şu anda durum böyle işte. 


TKP’ye gelirsek yine durumun anlaşılmaz olmadığını görüyoruz. Bir insanın, kamusal alan diye tarif edebileceğimiz Facebook gibi bir platformda bir komünist partiyi beğenmesi yani bunu kamusal alanda deklare etmesi çok zor bir şeydir. Zaten komünist partiyi büyük oranda işçi sınıfından biri beğenecektir ve partili militanlar dışında bu durumu görücüye çıkaracak insan sayısı çok azdır. Bu durum işin önemli bir boyutu. Bilmiyorum hatırlatmaya gerek var mı? Sol siyasetten çok az insan haberdar. 12 Eylül Türkiye solunu silindirle ezmiştir ve çok açık bir mağlubiyet olan 12 Eylül saldırısını geri püskürtmek hiç de kolay değildir ve şu anda bu başarılmış da değildir. Apolitikleşme virüsü çok kolay yayılmaktadır. Ama gerek Ekşi Sözlük gerekse de Facebook seçim sonuçlarından, haydi geçelim bunları sokaklardan gayet net bir şekilde görülmektedir ki bu saldırıyı geri püskürtmeye en yakın aday TKP’dir. 

Bu yazı AKP, BDP, burjuvazi, CHP, Kürt hareketi, MHP, milliyetçilik, TKP kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.