1 Mart 1991: Show TV’nin Kuruluşu

1 Mart 1991 tarihinde, Show TV’nin kuruluşu kadar beni mutlu etmiş şey azdır!

13 yaşındaydım…

Ankara’nın varoş mahallesinde oturuyorduk. Mahallede, okulda gördüklerim, deneyimlediklerim bana yetmiyordu. Kitap okuma alışkanlığım da yoktu. Beni televizyon kadar cezbeden bir şey yoktu.

1 Mart 1991’den önce de öyleydi. Çocukken tutuğum günlükte şöyle bir cümle var: “Kendimi anlamıyorum. Bu deftere uzun süredir bir şey yazmıyorum. Yeni yayın dönemi başladı ve bitiyor bile.”

Yani hayatımı yeni yayın dönemine göre değerlendiren bir çocuktum. 1985-86’larda evimize televizyon alınmasıyla birlikte hep bir televizyon çocuğu olmuştum. Show TV’den önce Star 1’in Türkiye’de herkesçe izlenebilmesi olayı var beni çok mutlu eden. O Star 1 kanalı sadece bazı özel antenlerle izlenebiliyordu. Star 1, onu izleyebilen çocukların anlattıklarıyla bir efsaneye dönüşmüştü biz çocukların nezdinde. Yaptığım araştırmaya göre Star 1’in evimize girmesi 4 Ağustos 1990tarihinde oldu. O günü çok iyi hatırlıyorum. Mahallede, benden büyük arkadaşlarla “American Ninja 58” filmine gitmiştik (aslında ‘Cobra’ filmine gitmiştik ama bilet bulamayınca o filme gitmiştik) ve eve geldiğimde annem Star 1’in artık “çektiğini” söylemişti. Dünyalar benim olmuştu. Star 1’i sabah uyanıp da gece yatana kadar sömürmeye başlamıştım. Fakat bir sorun vardı. Bir süre sonra Star 1’in o kadar da hayranlık besleyecek kadar farklı olmadığını düşünmeye başlamıştım. Neyden farklı? TRT’den. Amerikan Güreşi denen saçmalığı izlemeyi hemen bırakmıştım. Çizgi filmler iyiydi. Ama TRT’deki çizgi filmler de iyiydi. Artık büyüyordum. Bana daha fazlası lazımmış. Örneğin, bir süre sonra Star’ın yan kanalı olan Teleon kanalında bol bol karate filmi vermeye başladılar. Onların ne kadar dandik olduklarını düşünmeye başlamıştım. Oysa çok değil yalnızca bir, iki sene önce, Gençlik Parkı’ndaki çay bahçelerinin önünde dikilip, garsonun gelip de bizi kovmasına kadar geçen sürede karate filmi izlemeye çalışırdık…

Bana lazım olan şey Show TV’ymiş…

1 Mart 1991’de yayın hayatında başlamış Show TV. Hatırlıyorum. Körfez Savaşı nedeniyle bina tahliye tatbikatları yapardık. Show TV’nin kurulduğu, kurulacağı okulda yayılmıştı.

Tanıtım videolarını hala hatırlarım. R.E.M’in “Losin’ My Religion” şarkısı eşliğinde o ay yayınlanacak olan filmleri tanıtırlardı. Jeneriği çok iyiydi. Yani o yıllar için. Şimdi çok sıradan geliyor elbette.

KİBAR FEYZO

Show TV’nin o ana kadar olan hayatımda ciddi bir fark yaratacağını ilk günlerinde verdiği “Kibar Feyzo” filmi sayesinde anlamıştım. Bizim evimizde video yoktu. Evlerinde video olanlar orada yayınlanan birçok şeyi evlerinde önceden izlemiş olmalılar ama ben o insanlardan biri değildim. “Kibar Feyzo”nun gösterileceği gün okulda yer yerinden oynuyordu. Filmi izlemeden biz çocuklar reklamda gördüğümüz replikleri sürekli tekrar ediyorduk. Akşam olup da filmi izleyince hayatımda hiç o kadar gülmediğimi düşündüm. Yani bunu şimdi düşünüyorum. Ve sonrasında o yıllarda çocuk olan birçok insanın başına gelen şey benim başıma da geldi. Yaklaşık bir 10 sene televizyonda verilecek olan bütün Kemal Sunal filmlerini izledim. Hala bu filmlerin kurgularını, senaryolarını ezbere bilirim. İlginçtir hala bu filmler büyük kanalların, yazın hafta içi prime time’larında gösteriliyorlar. Ayıp bu! Bir keresinde aynı anda iki farklı kanalda aynı Kemal Sunal filminin gösterildiğine şahit olmuştum. Bu konuyla ilgili bir şeyler yazmıştım. Kemal Sunal TR’nin gelmiş geçmiş en büyük starlarından birisidir. Ama bu starlık aktif kariyeri sırasında değil, daha ziyade bu özel televizyonların ilk döneminde oluşmuştur. Ertesi gün okul “Kibar Feyzo”yla yıkılıyordu.

Sonra Hababam Sınıfı filmlerini verdi Show TV. Fakat dizi gibi iki, üç güne yayarak verdi. O zaman büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım.

TERMİNATÖR

Ama hangi Terminatör? “Terminatör 2”yi verdi Show TV. Kendisinden önceki bütün görsel efekt birikimini katbekat aşan bir filmdi “Terminatör 2”. Birkaç ay öncesine kadar da sinemada vizyondaydı. O filmi vermesi Show TV’yi TR’nin bir numarası yapmaya yetmişti bana göre. Soluksuz izledim o filmi. Ve sonrasında verilen bütün Amerikan macera filmlerini. Rockyler, Rambolar, Indiana Joneslar vs…

Show TV’deki yerli yapımlar da çok iyiydi. Saklambaç ve Çarkıfelek yarışmaları diğerlerine hiç benzemiyordu. Hiçbir yarışma programı onları geçemiyordu. O yıllarda bir de “müzik-eğlence” programı olayı vardı. Bir televizyon mutlaka ama mutlaka bunu yapmalıydı. Bir akrabamızın Teleon’u övmek için “gündüz bir müzik eğlence programı”na sahip olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Hatta o programlardan birinde Ahmet Kaya “Başım Belada” şarkısını söylüyordu ve bugün o kayıt Youtube’da var. Emin değilim ama sanki Star, müzik-eğlence olayında daha iyiydi. Kısa bir süre sonra İbo Şov fenomeni gelecekti zaten.

GALATASARAY

Show TV 1992-93 ve 1993-94 sezonlarını canlı yayınladı. Benim gibi eskiden hayatındaki en önemli şeylerden biri Galatasaray olan o çocuk için paha biçilemez bir şeydi o iki sene. O iki senede de şampiyon olduk. Sonra maçlar Cine 5’e geçti ve benim futbol izleyiciliğim büyük darbe aldı. Elbette Cine 5’ten karıncalı maç izledim. Erotik film de izledim…

EROTİZM

Gelelim erotizme… Herkes hatırlayacaktır. Show TV’nin kırmızı noktalı yayınları vardı. Prime Time’da bir film içerisinde erotik bir sahne çıkacaksa kırmızı nokta ile uyarı verirlerdi. Aileler hemen kanalı değiştirirlerdi. Gece ise direkt kırmızı noktalı yayınlar olurdu. Ailem yattıktan sonra gizlice kalkıp,  yayınları izlemişliğim çoktur. Tutti Frutti’yi izleyenler hatırlar. En çok beğendiğim program, açıkçası mastü… Neyse! En çok beğendiğim program “Paris Düşleri” adlı erotik diziydi. Bilen bilir. El, kanal düğmesinde ayakta bekleyen nesiliz biz! “Uykum kaçtı da anne, ne var ne yok diye bakıyordum…” Erotik film demişken beni Müjde Ar filmleri de etkilerdi. Müjde Ar’ı çok beğenirdim, herkes gibi. Oysa şimdi baktığımda çekici bir kadın olduğunu düşünmüyorum kendisinin. “Gizli Duygular” filmine bir bakın.  

TÜRK SİNEMASI

Show TV’de Türk filmi başlayacağı zaman özel bir jenerik devreye girerdi. O yıllardan başlayarak tam bir Türk filmi delisi olmuştum. Yabancı filmlerden sadece macera blockbuster’ları izlerdim. Bu durum 25 yaşına kadar devam etti. Hesaplamalarıma göre 700 farklı Türk filmi izledim. Fakat toplamda, bu 700 filmi, 3000 kere falan izlemişimdir. Pişmanım elbette. Kafamı “sikeyim!”

Kafamı şekillendiren en önemli şeylerden biri Show TV’ydi. 1 Mart 1991’de yaşadığım sevinci bir daha çok az yaşadım. Fakat o yaşadığım sevinçler yetişkin dünyasının, hayatın gerçekleriyle ilgili olan şeylerdi. Televizyona düşkün bir çocuğun, muhteşem bir televizyon kanalına sahip olmasıyla kıyaslanamayacak şeyler… Zaman makinesi icat edilse, ilk seferde, gitmek isteyeceğim tarih belli…      

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.