11 yılda gösterime giren film

2014 yılında gösterime giren “Boyhood/Çocukluk” adlı filmin ilginç bir hikayesi var.
Yönetmen Richard Linklater, Mayıs 2002’de başladığı filmi Ağustos 2013’te bitirdi. AKP dönemi gibi bir film oldu.
Sinema tarihinde çok uzun süreye yayılmış film çekimleri mevcuttur. Örneğin Francis Ford Coppola’nın “Apocalypse Now/Kıyamet” adlı “şeyin” çekimi yıllar sürmüştür. Fakat bu teknik bir gecikmedir. Yönetmen bir türlü kafayı toparlayamamış “Heart of Darkness” romanını bir türlü ekrana adapte edememiştir. Yılmaz Güney’in hapse girmesi sonucu (siyasi sebeplerle) yarım kalan “Zavallılar” adlı film uzun süre sonra Atıf Yılmaz tarafından tamamlanmıştır.
Richard Linklater’ın 11 yıl süren çekim süresi teknik bir arıza, bir talihsizlik değil bir tercihtir. Bir projedir.
Adı üstüne bir çocuğun, ergenliğe erişmesini yıl yıl gözlemleyen, gerçek zamanlı bir film çekmek istemiştir yönetmen.
Kabul etmek gerekir ki oldukça iddialı ve özgün bir proje.
Sinema gibi paranın çok fazla belirleyici olduğu bir sanat dalında 11 yıllık bir plan yapmak, oyuncularla anlaşmak kolay olmasa gerek.
Yedi yaşında çekimlere başlayan Ellar Coltrane’nin büyüyünce nasıl bir insana dönüşeceğini, oyunculuk yeteneğinin nereye evrileceğini de bilmiyorsunuz üstelik.
Linklater bu projenin hakkından başarılı bir şekilde gelmeyi bildi. Elde hiçbir teknik kusuru olmayan ve oldukça beğenilen bir film var.
Kendi adıma filmi çok başarılı bulmadığımı belirtmeliyim.
Bunun sebebi teknik değil. Tam tersi. Filmin hikâye boyutunun ve dram yükünün teknik yaratıcılığının altında ezildiğini düşünüyorum.
Bir ekip her sene 10, 15 gün buluşmuş ve bir şeyler çekmişler. Filmin baştan yazılmış bir hikayesi yok. Kuşkusuz bu yönetmenin tercihidir. Her sene klavye başına oturunca belki elinden yaratıcı şeylerin çıkacağını düşünmüştür ama öyle olmamış bence. Film, Mason’ın fiziksel değişimine o kadar fazla odaklanıyor ki ne olup bittiğiyle çok fazla ilgilenmiyoruz.
Evet, filmin hikaye boyutu yetersiz.
Ergenlik, insanın beyninde en fazla fırtınaların estiği dönemlerden biridir. Mason’da da bunların olması beklenir. Üstelik yaşam koşulları, yaşamında olup bitenler açısından da hayli hareketli bir dönem geçiriyor. Anne ve babası ayrılıyor, annesi iki kere sorunlu adamlarla evleniyor, sık sık okul ve mahalle değiştiriyor. Normal de bunların bir çocuğun hayatına çok fazla iniş, çıkış eklemesi lazım. Burada bir dipnot düşmek istiyorum: “Sorunlu” denen çocukların ebeveynlerin boşanıp boşanmamasıyla çok fazla ilgili olduğu düşünülüyor ki katılmıyorum. Bu “sorunlu” olma durumu ailenin ekonomik gelir düzeyiyle birinci elden alakalı diye düşünüyorum.
Konumuza dönelim, Mason’un yaşadıklarının Mason üzerinde büyük gelgitler, büyük fırtınalar yaratmadığını görüyoruz. Kısa süren bazı dönemler haricinde sağ şeritte 50 ile gidilen bir hayat var. O zaman film, teknik olarak üstün iddiasının altında eziliyor bana göre. O zaman ne gerek var diye
Richard Linklater, kendi evreninde büyük kötülüklere, büyük trajedilere yer vermediği için böyle bir konu üzerine film çekmekle bence yanlış bir iş yapmış. Bir haftadır ayılıp, bayıldığımız Before Üçlemesi de yirmi yıla yayılan, gerçek zamanlı bir proje ama böyle bir süre için seçilen konu daha uygun: Sevgi.
Son olarak ekleyelim: Ergenlik ayrıca insanın en tipsiz olduğu dönem.

İyi günler.    
Bu yazı before üçlemesi, boyhood, çocukluk, richard linklater, Sinema kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.