“Midnight in Paris” (2011)

Şu dünyada sürekli kendilerini tekrar etmelerini istediğin üç kişiyi söyle deseler, Lionel Messi, David Lynch ve Woody Allen diyebilirdim. Fakat Allen’ın kendisini tekrar ettiği son filmi “Midnight in Paris/Paris’te Gece Yarısı”nı sevemedim. Bu sonuca etki eden en önemli faktör Allen’ın sürekli canlandırdığı paranoyak rolünde bu sefer başka bir adamın oynamasıydı. Görünmediği filmlerde hiç klasik Allen karakateri yoktu ve bu filmler bende bir yabancılaşma duygusu yaratıyordu. “Midnight in Paris”teki katıksız Woody karakteri de başka bir yabancılaşmaya sebep oldu. 42 filmlik filmografisinde defalarca kez canlandırdığı növrotik, ilhamı gelmeyen entellektüel rolüne bir başkasını koyması bence maalesef Allen’ın uzatmaları oynadığına bir işaret. Aslında bu karakterin girdiği çıkmaz sokaklar, maruz kaldığı komik anlar çok tanıdık ve Allen oynasaydı pek sevimli olabilecekti ama Allen hayranlarında bir burukluk yarattığı gerçek olsa gerek. Gerçi diğerlerinin yorumlarına bakmadım en azından benim nazarımda durum böyle. Allen ilk defa fotoşoplu bir afiş kullandı. Nasıl hissedeceğine bakacakmış ve ilerideki filmlerinde kullanıp kullanmayacağına karar verecekmiş. Sizce nasıl hissedecek? Sürekli övgüye, ilgiyi maruz kalan insanların önemli bir bölümü, bu durumun devam etmesi için çok çaba harcarlar. Allen’da da olan bu mu acaba?

Bu yazı Midnight in Paris, Paris'te Gece Yarısı, Woody Allen kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.