Yağmalanan takım Borussia Dortmund


Ballspielverein Borussia 09 e.V. Dortmund ya da herkesin bildiği ismiyle Borussia Dortmund, son yılların en ilgi çekici takımlarından biri. Bir önceki sene Mainz 05 takımını küme düşürmüş olan teknik direktör Jürgen Klopp’u, 2008 yılında göreve getirdiklerinden beri yükselen bir çizgideler. İsimlerini bilmeyi bırakın, isimlerini doğru dürüst telaffuz bile edemediğimiz futbolcularla Avrupa’nın en etkili takımlarından biri oluverdiler.
2011 ve 2012 yıllarında şampiyonluk geldi. 2013’te de Şampiyonlar Ligi finali. Finalde 1-0 öne geçen Dortmund şampiyon da olabilirdi. Bütün bunlarda birinci paragrafta anılan teknik direktör Jürgen Klopp’un birinci derece rolü var. Ucuza transfer ettiği genç ve isimsiz futbolcuları takım oyunu içerisinde çok iyi pişiriyor ve başarı geliyor. 
Bütün bunların üstüne eklemek de zorundayız: Endüstriyel futbolda başarı parayla direkt olarak bağlantılıdır. 2000’li yılların başlarında ekonomik zorluk yaşayan hatta Bayern Münih’in verdiği borç paralarla ayakta kalan Dortmund arkasını topladı ve iyi ciro yapan bir takım haline geldi. İngiliz araştırma şirketi Deloitte’nin her sene yayınladığı Futbol Para Ligi’nde on birinciliğini bu sene de korudu.
Dortmund rahat bırakılsa belki daha da başarılı olacak. Yazımızın ana fikri bu.
Günümüz endüstriyel futbolunda beş takım diğerlerine göre müthiş bir ekonomik ve psikolojik avantaja sahiptir. Bu takımları Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih, Manchester United (hala) ve Chelsea (hala) diye sıralayabiliriz. İtalya’nın ekonomik kriz yaşamasından önce Milan da bu kadrodaydı. 
Bu takımlar zaten bahsettiğim para liginde ilk beşte sıralanıyorlar. Bu muazzam ekonomik güçle ve sahip oldukları tarihsel-psikolojik üstünlükle diğer takımların futbolcularını kolaylıkla ayartabiliyorlar.
Borussia Dortmund’un ve Klopp’un çıkışı, bu tarz yağmacı transfer politikalarıyla sekteye uğramış gözüküyor. Zira iki yıldır o etkili takım yok. En azından kendi liginde yok çünkü yağmayla beraber Bayern Münih canavarı da sol şeridi kapatmış durumda.
Bayern Münih dedik. Son 40 yılda 20, son 20 yılda 10 şampiyonluğu bulunan bu takım Almanya’nın imparatorudur. Ona Almanya’da hiçbir oyuncu hayır diyemiyor. Dortmund’un en iyi oyuncularını da Bayern kaptı. Zamanında Arsenal’in önerdiği 40 milyonu reddeden Dortmund Mario Götze’yi Bayern’e vermek zorunda kaldı. Çünkü futbolcu istiyordu bir kere. Yine gol kralı Lewandovski’ye Bayern tarafından teklif yapılınca futbolcu Dortmund’la sözleşme yenilemedi ve bedavaya transfer oldu. 
Dortmund sadece Bayern’den değil diğer beş takımdan da çekti. Real Madrid en formda zamanında ve de takımın kaptanıyken Nuri Şahin’in aklını çeldi. Hem de direkt olarak Mourinho telefon etmişti Nuri’ye. Manchester United da yine en formda zamanında Kagawa’yı transfer etmişti. Bu iki futbolcu oralarda dikiş tutturamadılar ve Dortmund’a geri döndüler. Şimdilik o eski etkinlikleri yok. Bekleyip göreceğiz.
Dortmund’un şu anda sakat olan iki oyuncusu için de Real Madrid ve Barcelona’nın adı geçti. Birisi şu anda en etkili hücumcu orta saha gibi gözüken Marco Reus diğeri ise Xavi’nin yerini dolduracağı düşünülen İlkay Gündoğan. Bunlar iyileşebilir ve form tutabilirlerse neler olacağını göreceğiz. Bu arada bu beş yağmacı takım içerisinde Real Madrid ve Barcelona’nın diğerlerine göre bir adım önde olduklarını ve o gruptaki takımların futbolcularını da ayartabildiklerini ekleyelim. Örnek olarak Tony Kross’u verelim.
Dortmund’un şu andaki kadrosunda bulunan defans Hummels yakında beş büyüklerden birine gidebilir. Ayrıca bu sene transfer ettikleri Aubameyang’ın da dikkatle izlenilmesini öneririm. 
Kapitalist sömürü ilişkileri tüm dünyada hüküm sürerken elbette futbolda da hüküm sürüyor. Borussia Dortmund’a o kadar büyük anlam yüklemek istemem ama endüstriyel futbolda filler tepişirken çimenler eziliyor. 
Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.