Zeki Demirkubuz’un Son Filmi

Zeki Demirkubuz’un son filmi “Hayat” şu anda gösterimde (korsanı da eyçdifilmcehennemiizle nokta kom gibi sitelere düşmek üzere…) Ben o filmi izlemedim. Başlıkta kendisinin son filmini izlemiş olduğuna dair yaptığım ima aslında bir aldatmaca. Okuyucuyu yazıya çekmek için yapmış olduğum bir hile ancak doğruluk payı da yok değil…

Yani benim için son filmi… Çünkü ben yönetmenin 2016 yılında gösterime soktuğu “Kor” filmini izlememiştim, dahası böyle bir filmin varlığından haberim yoktu. Dolayısıyla benim için “Kor” yeni gösterime girmiş bir son film gibi bir şey… Ki kendimi yönetmenin sıkı hayranlarından biri addederim.

Bendeki bu sinema işleri dengesiz bir şekilde gidiyor. Eskiden çok iyi (dengesiz) bir sinema izleyicisiydim fakat yaklaşık 5,6 senedir sinemaya olan ilgim yine dengesiz bir şekilde azaldı. Örneğin Demirkubuz’un bir filminden haberim yok. Yazıya ara verip Google’a yöneleceğim ve Richard Linklater’ın, Coen Kardeşlerin, Todd Solondz’un, Pelin Esmer’in, İnan Temelkuran’ın haberdar olmadığım filmlerinin olup olmadığına bakacağım! Beş dakika sonra… İnan Temelkuran hariç hepsinin 2015 sonrasında çekmiş oldukları ve benim izlemediğim filmleri varmış! Oysa bu insanların sıkı hayranıydım, tıpkı Demirkubuz’un olduğu gibi.   

Bir gün tekrar iyi (ama bu sefer dengeli) bir sinema seyircisi olmayı planlıyorum elbette ama daha çok var o vakte diye düşünüyorum. Bakalım şu “Kor” filmine…

Birkaç hafta önce Nuri Bilge ve Zeki Demirkubuz arasında, çoğunlukla sosyal medya üzerinden bir tartışma yaşandı. Olayın iç yüzünü tam olarak bilmemiz mümkün değil diye düşünüyorum. Ve bu insanlar çok büyük egoya sahip insanlar. Her başarılı sanatçı veya sporcu veya politikacı veya çoğu zengin veya çoğu iri yarı insan gibi… İlgi büyüleyici bir şeydir ve insan ona ulaşmak için her türlü maymunluğu yapabilir. İlgiye sahipse onu korumak için de her türlü maymunluğu yapabilir. Zamanlarının dolmuş olduklarını bir türlü anlamak istemeyen ünlü sporcular veya ünlü sanatçılar bu duruma örnektir. Kılıçdaroğlu örneğin! 75 yaşında adam Ankara’da ofis tutmuş!

Yukarıdaki paragrafın son bir iki cümlesini alıp “’Kor’ ile ilgili söyleyeceklerim” diye yayınlayabilirim aslında… Zeki Demirkubuz sinemasının özetini –bir bakıma- anlatan bir, iki cümle. Baştan beri hep aynısını yapıyor. Bazı Zeki Demirkubuz yazılarımda aktardığım anekdotu burada da aktaracağım: 2006, 2007 gibi annemlerin evlerinde her gün kendisinin bir filmini içerideki bilgisayarda izliyordum, annem kardeşime “La Okan, bu Baran manyak la! Her gün aynı filmi izliyo!” demişti. 1994’te gösterime giren “C Blok”tan beridir yani 30 yıldır hep aynı filmi mi izliyoruz? Bence “Kıskanmak” hariç evet!

KÖTÜ İNSAN, CİNSELLİĞİ SÖMÜRÜLEN / CİNSELLİĞİYLE SÖMÜREN KADIN

Evet, hep bunlar var. Kayıtsız, duyarsız, kötülük yapmakta tereddüt etmeyen insanlar… “Orospu çocuğu” orta/üst kesimler… Alt kesimden olmalarına ve dolayısıyla üst kesimler tarafından kullanılmalarına rağmen erdemden yoksun, leş gibi hayatlar yaşan insanlar… Ortada kalan çocuklar… “Kader”deki kadın karakterin deyişiyle “sikildikleriyle kalan” kadınlar; onları “sikseler” başka türlü, “sikmeseler” başka türlü belalara paçalarını kaptıran erkekler…   

Sahi, hayat bu kadar kötü mü? Şöyle bence: Hayatta katlanılmaz derecede büyük trajediler yaşayan insanlar varlar ama oldukça azlar. Onların dışında kötü tecrübeler, kötü hayatlar yaşayan insanlar epeyce çok, özellikle de fakirler arasında fakat birincisi, fakirlik bu insanlar için çok büyük bir dert değil, ikincisi de bu insanlar başlarına gelen kötülüklere kısa süre sonra alışıyorlar ve onları umursamıyorlar. Tanrı, din burada çok iyi işlev görüyor. Toplu halde yaşama kültürü de çok iyi işlev görüyor. Sonra bok gibi hayatlar yaşamış olarak ve o durumu umursamadan ölüp gidiyorlar. Sanırım Zeki Demirkubuz bu iki kesim arasında geçişli bir durumu filmlerinde ele alıyor hep. Biraz o dayanılmaz trajediler yaşayanlardan, biraz da o duyarsızlaşmışlardan… Ülke düzeyinde meşhur olmuş bir sanat yapıyor ne de olsa!

Bu yüzden beğeniyorum kendisini. Doğru okuyor insanı ve Türkiye toplumunu. Bunların köklü ve devrimci bir şekilde, yüce bir şey oluyormuş gibi değişeceğine olan inancım yönetmenin kendisi gibi sıfır. Bu yüzden favori yönetmenlerimden.

“Kor” da böyle bir şeyi ele alan bir film. Yine ilgiyle izledim ve beğendim. Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan’ın asla yapmadığı bir şeyi yapar, yani teknik şeylerde bazen vasatlıklar ortaya koyar. Bu filmde onların oldukça az olduğunu düşünüyorum.  

Bu filmin “seveninin” çok az olduğuna inanıyorum çünkü insanlar bir sanat eserinde onları rahatsız eden şeyler ve karakterler görünce o eserin “kötü” olduğuna kanaat getiriyorlar. Bir eser onlara mutlaka hoş duygular yaşatmalı. O yüzden Zeki Demirkubuz filmleri az izlenir, az beğenilir. Olsun, biz seviyoruz ve onun için hdfullfilmcehennemi nokta kom’u tıklamaktan geri durmayacağız! Mücadelemiz sürecek…

Not: Todd Solondz’un “Happiness” adlı filminden uzak durunuz! Ciddiyim!

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.