Çocuklarla İlgili Düşüncelerim

1350597439

*İki senedir ilkokulda çalışıyorum. Bu süre boyunca genelde ikinci sınıfların derslerine girdim. Üçlere de girdim. 4+4+4’ten önce dördüncü ve beşinci sınıfların derslerine girmiştim zaten. Şimdi çoğunlukla ikinci sınıf öğrencilerine yaptığım gözlemler ışığında çocuklarla ilgili düşüncelerimi yazacağım.

*Çocuklarla ilgili düşüncelerinizi, gözlemlerinizi aktarırken yaşlarını belirtmek elzem oluyor çünkü çok kısa sürelerden önemli davranış değişiklikleri yaşıyorlar. Karakter değişimi diyebileceğimiz şeyler yaşıyorlar.

*Çocukları çok severim. Ortaokul öğrencilerinden diskinirim. Lise öğrencilerinin şerefsiz olmayanlarını çok severim.

*Çocuklar olağanüstü varlıklardır. Çok eğlendirebilirler sizi.

*Çocuklar her duyguyu en üst perdeden ama kısa süreliğine yaşarlar.

*Çocukların tutkululuğu büyüklerinkine tur bindirir.

*Çocuk şerefsizliği diye bir şey var mıdır? Vardır. Çocuklar affetmezler. Bir çocuk zor durumdaysa diğerleri çok kolay bir şekilde ona karşı bir linç güruhuna dönüşebilir. Neyse ki her şeyi çok çabuk unuturlar. “Lord of the Flies” adlı kitabı okuyun ya da benim gibi kolaya kaçın ve filmini izleyin. Birkaç gün sonra yazacağım “Tarih Etkili Bireyin Oyuncağıdır” adlı yazıya da bakarsınız.

*Çocuklar provokasyona çok çabuk ve kolay gelirler. Kendileri de provokasyonu çok kolay ve hızlı bir şekilde başlatabilirler. Normal dışı bir durum mu oluştu? O bahsettiğimiz duygu değişimi hemen devreye girer, ses yükselir, ilgi iki katına çıkar ve ortalık Flash TV’ye döner. Hedef gösterilen diğer çocukla geçmişte neler paylaşıldığı çok da önemli olmaz artık.

*Çocuklarda şiddet eğilimi vardır. Özellikle erkek çocuklarında. Direkt vururlar. Oyunları da itiş kakıştır çoğunlukla. Ve bu itiş kakışlar kavgayla sonuçlanabilir.

*Diğerlerinden biraz iri yarı olan bir çocuk varsa kolaylıkla liderliği eline geçirebilir. “Dövebilmek” sınırsız bir öz güven kaynağıdır. Her durumda böyle olmaz ama bu durum da büyük bir avantajdır. Diğerlerinden fazlaca iri yarı olan ise dışlanır, kendisini kötü hisseder. Öğretmen övgüsü, para harcayabilme yetisi de çocuğa ekmek yedirir.

*Tabi çocuklar evde başka bir havadadırlar okulda başka… Bu ikisi arasındaki uyumsuzluk çocukta kafa karışıklığına sebep olur. Evde herkesin ilgisine maruz kalan çocuk okulda bunu bulamayınca bocalar. Aşırı ilgi ve istediği her şeyin gerçekleşmesi çocukta o anda ve ileride sıkıntılara sebep olur.

*Yeri gelmişken tekrarlayalım: Çocukların büyüklere nazaran dil öğrenmede daha avantajlı oldukları büyük bir efsanedir. Ne demiştik? Mecbur kalan herkes o dili öğrenir. İradeyle öğrenmek ciddi motivasyon ve boş vakit ister. Çocuklar sık sık adlarını bile unutabilirler. Soyutlama yapamazlar. Kelime dağarcıkları çok az olmak durumundadır. Hatta bu bahsettiğim yaş gruplarına iradeyle yani normal hayatın dışında bir dili eğitimle öğretmek imkansızdır.

*Çocukları tröllemeye bayılırım. Çok eğlenceli durumlar ortaya çıkar. Bir keresinde bir sınıfta dersten sıkılmış olacaklar ki “Komiklik… Komiklik… Komiklik… Komiklik” diye tempo tutmaya başlamışlardı.

*Bir kere de bir eşşoleşşek “Öğretmenim siz öğretmen değil komik videosunuz.” demişti.

*Çocukları biraz zor kavramları, soyut kavramları açıklatmaya da bayılırım. Acayip eğlenirim kendi kendime. “Söyleyin bakalım, en az ne demek?” En az, yararlanmak, ılık, cimri, korkunç, esnemek, taşıt, sahtekarlık… Bunların veya buna benzer şeylerin ne demek olduklarını bir çocuğa sorun, yarılmanız garantidir.

*Çocuğa “unreal”ı “bizarre”ı gösterirseniz onu elinize alırsınız. Bunlara çok ilgi gösterirler ve büyüdükçe de ilgileri azalacaktır. Bir çocuğa “Ben sarı karpuzları çok severim.” derseniz onun reisi olabilirsiniz.

*Sayko olmayan her çocuğu bu tür polimlerle fethedebilirsiniz.

*Çocuk suç işlediği açığa çıktığında çok korkar ve her çocuk hemen yalan söyler.

*Aslında çocuklar büyüklerden ilk anlarda ve genelde çok korkarlar. O büyüğün etkisiz bir birey olduğunu kavrarlarsa isyan etmeye başlayabilirler. Tıpkı erlerin bir asteğmenin etkisiz biri olduğunu kavradıkları zaman yaptıkları gibi.

*Bir ikinci sınıf öğrencisi kopya çeker mi? Valla çekiyorlar. Küçük kağıtlara bir şeyler yazıp onları kalemliklerine koyuyorlar, ellerine bir şeyler yazıyorlar veya aşağıdan kitabı açıyorlar. Tabi bazı saflar da hiçbir şey yokmuş gibi çantadan kitabı çıkarıp cevabı arayabiliyor. 20 sene önce böyle bir şey var mıydı? Bence yoktu.

*Okullarda bedava dağıtılan sütleri ikişer ikişer alıyorlar. Biz çocukken açsak bile bir şey almaya utanırdık. Şimdi o da normal değil bu da… Yani toplumsal dejenerasyon her yerde kendisini gösteriyor demek istiyorum.

*Okul bahçesindeki kaos futbolundan bahsetmiştik. Daha doğrusu videosunu yayınlamıştık. Aynı stadyumda üç maç birden oynanır. Kale, gol atma amacı, takımlar yoktur. Herkes o topun veya o su şişesinin peşinde koşar. Zil çalınca kim hangi takımdandır diye düşünülmeden “Yendiiik, şişirdiik, dolma yaptık pişirdiik…” diye tezahürat yapılır.

*Bir okul bahçesinde sabit durursanız o top mutlaka sizin ayağınıza gelir.

*Zilin çalmasına kaç dakika var diye sorarlar, sonucun ne olduğuyla ilgilenmeyip “oon, dokuuz, sekiiz, yedi, aaaltı…” diye saymaya başlarlar.

*Çocuklar dualist olurlar. Yani bir şeyin ancak iki alternatifi olduğunu düşünürler. Bu iki alternatifi ya birbirlerinin tam karşısına koyarlar ya da bütünleştirirler… TR’deki “ortalama adam” da siyaseti böyle değerlendirir.

*Çocuklar haz ilkesine göre hareket ederler. Yani onlara zevk veren şey en önemli gündemleridir.

*Bir çocuğu üzmek dünyadaki en kötü şeylerden biri olsa gerek. Ama ciddi üzmekten bahsediyorum. Dediğim gibi her şeyi çabuk unuturlar.

*Her sınıfta bir provokatör vardır. Ortalığı karıştırır. Bundan zevk alır. Bunların annelerinin çok rekabetçi bir insan olması yüksek olasıdır.

*Popülerite çok önemlidir çocuklarda. Buna erişmek isteyip de erişemeyenler kahrolabilirler.

Şimdilik bu kadar…

Hamiş 1: Yazım yanlışlarına bakamayacağım.

Hamiş 2: Çocukların tipleri genelde çok komiktir.

Alakasız Hamiş: Milan, Juventus’u durdurabilir mi?

Bu yazı Diğer, Uncategorized kategorisine gönderilmiş ve ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.