“Maden” (1978)


“Şuraya bir imza ver, senin düğününde oynayacağım.”

Bu cümle filmin önemli bir bölümünü özetliyor.

İki gün önce AKP’nin gerçekleştirdiği katliamdan sonra bu filmin bir yerinde geçen ve küfür barındıran sahne sosyal medyada çok paylaşıldı. Bu yüzden, 1978 tarihli “Maden”in iyi bir film olduğunu düşünmememe (mememe?) rağmen, bu filmi ele almanın gerekli olduğunu düşündüm.

İyi bir film değil. Şablon, dışavurumcu. Birazdan bahsedeceğim üzere kadına yönelik skandal bir yaklaşımı da var fakat Türk sinemasında işçi sınıfı dostu, sınıf kinini bilemeye çalışan, Marksist Leninist perspektife sahip kaç film var diye sorarsanız, verilecek sayı trajiktir. O yüzden bağrıma taş basıyorum ve filmi tanıtmaya geçiyorum.

İsim vermese de filmin Zonguldak’ta geçtiği belli. Tarih 1978. O yıllarda Türkiye nasıl bir ülkeydi?

30 milyon nüfusun altı milyonu sendikalıydı. Sol siyaset toplumsal bağ kurma anlamında niceliksel olarak günümüzle karşılaştırılamayacak kadar iyiydi. Niceliğin önemini küçümseyen, dünkü Taksim eyleminde de görüldüğü üzere, kaybeder. İşçi sınıfı mücadele ediyor ve ekonomik talepler anlamında başarılı da oluyordu.

Böyle bir dönemdi o yıllar. Devrim olabilir miydi? Bu soruya cevap vermek zor ama bu sorunun sorulabilmesi bile birçok anlama gelir.

Devrimin peşinde olduğu belli olan sınıf bilinci sahibi madenci İlyas, işçi arkadaşlarını mücadele etmeye sevk etmek için canla başla çalışmaktadır fakat lumpenlik başına beladır. Arkadaşlarının gündemi başka başka şeylerle doludur. Patron artı satılmış sendika ağaları artı paramiliter güçler, lumpenlikle beraber karşısındadır. İlyas kavgayı kazanacak mıdır?

Skandal kadın yaklaşımına gelince: Sınıf bilinci zayıf olan evli Nurettin karakteri halkacı kadına karşı bir ilgi duyar. Halkacı kadın yani çadırcılar: Önceden Anadolu’da göçebe yaşayan ve eğlence sektöründe hizmet veren çoğunlukla Roman olan gruplar. Toplumun bunlara bakış açısı iki yüzlüdür. Bu anlamda “Üç Halka 25” adlı filme bakılabilir.

Nurettin’in halkacı kadınla yakınlaşması saçma sapan bir şekilde sonuçlanır. Gereksiz bir yan hikaye olarak kodlayabileceğimiz bu hikayeden sonra film ahlakçı bir yapıya bürünür. Hiçbir suçu olmayan halkacı kadın, mücadelenin önündeki en büyük engellerden biri olarak gösterilir. Uzak durulması gereken bir boş vakit eğlencesi. Yaklaşım bu.

Bir sene önce “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı anti-komünist filmde oynayan Cüneyt Arkın’ın yanar dönerliği de not edilmeli.

Bu yazı anti-komünizm, Güneş Ne Zaman Doğacak, işçi sınıfı, lumpenlik, Maden kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.