Bence hayır…Hatta salaş yerler genelde bok gibi hizmet sunarlar. Elbette her şeyin istisnası vardır ama genel yargıya istisnalar aracılığıyla değil “geneli yansıtanlar” aracılığıyla varabiliriz. Benim de her fırsatta eşiğine yüzümü sürdüğüm salaş yerler vardır. Örneğin Karadeniz Dönercisi, Adana Ocakbaşı, Bursa Kebapçı İskender falan; fakat bunlar çok meşhur, oturmuş, onaylanmış (VM) ve oldukça pahalı yerlerdir. Salaşlığı tolere edebiliyorlar…Ayrıca keşke salaş olmasalar, arka masadaki adamın dirseğini sırtımda hissederek, yan masadaki sohbetlere maruz kalarak sanat eseri yemek istemezdim. Bir “teyzeden ev yemekleri” dükkanını düşünün: Tek bir insan çok iyi malzemenin her gün peşine düşebilir mi? Bir insan, tek başına kaç kişilik yemeğe sevgisini katabilir? Ev geçindirecek kadar para kazanması lazımsa ve oturmamış bir yerse nasıl kaliteli ama ucuz yemek sunabilir? Ana cadde üzerindeki mekanlarla ara sokaklarda yer alan mekanların kiraları arasındaki uçurum neden var? Türkiye’de gerçekten de lezzetin peşine düşüp para harcayacak bir kitlenin varlığından bahsedilebilir mi? Ana caddede 15 TL’ye üç çeşit “menü” sunan mekan varken, arka sokaktaki konforsuz salonlu ev teyzesi kekli kafeyi kimler ayakta tutacak? Salaş mekan büyük olasılıkla ayakta kalmaya çalışan bir mekandır ve kalitesi de düşük olur. 10 TL’ye Adana kebap nasıl olabilir? Dediğim gibi istisnaları elbette vardır ama onu arayıp bulmak çok zahmetli bir iştir veya tesadüflere kalmıştır. Balat’ta bulduğum böbrekçi gibi…Ha şu da var: Salaş mekanlar büyük ihtimalle kötü hizmet sunuyorken ciks mekanların iyi hizmet sunmaları söz konusu mudur? Bence o da söz konusu değildir. Türkiye’de hizmet sektörü, futbolla beraber şerefsizliğin en net gözlemlenebildiği platfromlardan biridir. Hatta ben bilmediğim bir yerdeysem ciks bir yere gidip ayakta kazıklanmaktansa beklentiyi yüksek tutmadan salaş bir yere gidip işlevsel bir şekilde karnımı doyurmayı tercih ederim. Mekanlarda oturmayı hiç sevmem. Fikirlerine değer verdiğim insanlar tarafından onaylanmamış bir yere gidip de pek oturmam. Bir bütün olarak hizmet sektörünün ABV! Peki neden ortamlarda salaş yer övgüsü çoktur? Bilmiyorum…
Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Bir Söyleşinin Ardından: Türkan Şoray 4 Mayıs 2023
- Oblomovluk ve Romanı 29 Nisan 2023
- Nuri Bilge Ceylan, Orhan Pamuk, Messi: Bir Messi Yazısı Daha 27 Nisan 2023
- Seçimlerle İlgili Düşüncelerim 7 Nisan 2023
- 11 Ekim 2008 17 Mart 2023
Bazı Eski Yazılarım