Yönetmen Roman Polanski’nin “Trajedileri”

CRIzTAXXAAA76Ht

Polonyalı yönetmen Roman Polanski hiç kuşkusuz sinema tarihinin en iyi yönetmenlerinden biridir.

Hayatı “trajedilerle” doludur. Neden trajediyi tırnak içerisine alıyorum? Çünkü üç olaydan bahsedeceğim ve bunlardan ikisi gerçekten büyük trajedilerdir. Bu insan nasıl bunlara dayanabildi hayret ediyor insan fakat olaylardan biri de tecavüzdür… Roman Polanski birisine tecavüz etmiştir…

Geçen hafta kızıyla beraber korkunç bir şekilde ölen basketbol efsanesi Kobe Bryant’ın aslında bir tecavüz vakası olduğu hatırlandı. Çok az insan bundan bahsetti. İnsanların geneli onun basketbol için ne ifade ettiği üzerinde durdu. Böyle durumlarda çok sinirleniyorum. Spor, sinema, müzik gibi hayatımıza renk katan en önemli olgularda efsane olmuş insanların tecavüz vakaları varsa bu vakalar görmezden geliniyor. Bence affedilmemeli… Bu insanlar aforoz edilmeli… Lanet olsun sanatına da sporuna da sinemasına da Apartman Üçlemesi’ne de… Bir insan cinayet işlemişse onu oturup dinleyebilirim ancak tecavüzün dinlenecek hiçbir şeyi yok. Mahkemelerce net olarak verilmiş tecavüz vakalarının yalnız… Çünkü şu “grouppie”lik kurumuna da değineceğiz. Mahkeme Roman Polanski’yi tecavüzden mahkûm etti ve o da Amerika’dan kaçtı. Amerika’ya giriş yapsa tutuklanacak Polanski… Bakalım bakalım bu ünlü yönetmenin üç “trajedisine”…

Birinci trajedi İkinci Dünya Savaşı esnasında yaşandı. Roman Polanski savaş başladığında ailesiyle birlikte Polonya’da bulunuyordu. Babası Yahudiydi annesi ise yarı Yahudi yarı Katolikti. Kurtulamadılar. Annesi meşhur Austhwitz’te (?) öldü. Babası Avusturya’daki bir toplama kampından sağ kurtulmayı başardı. Savaşın başlarında Krakov’da bir gettoya gönderilen Polanski ailesinin yedi yaşlarındaki oğlu olacakları sezip gettodan kaçmıştır. Adeta avcı-toplayıcılığa dönmüştür Roman Polanski. Taşraya gidip Katolik taklidi yapmıştır. Çiftliklerde hırsızlık yapmıştır. Ormanda saklanmıştır… Ne bulursa yemiştir. Köylerde yediği dayaklardan kaburgaları kırılmıştır. Yedi yaşındaki çocuğun yaşadıklarına bakar mısınız? Hatta bir keresinde ormanda Nazi askerlerine yakalanmıştır ve askerler onun elinde tuttuğu hedef tahtasına atış talimi yapmışlardır. Bilen bilir, Polanski filmleri ruhunuzda derin tahribatlar yapar. Bunları yaşayan birisinde müzikal yönetmeni olmasını bekleyemezdik…

Yaşadığı ikinci trajedi de gerçekten dayanılmaz bir trajedi. 1969 yılının Temmuz ayında oyuncu Sharon Tate ile evliydi Polanski ve karısı sekiz aylık hamileydi. Kendisi Avrupa’da bulunuyordu o esnada. Charles Manson adlı Amerika tarihinin en manyak seri katili müzikteki başarısızlığını bir manyaklar topluluğu oluşturup zengin ve ünlü insanları öldürmek işine soyunmuştu. Manyak müzisyen Marylin Manson sanırım adını ondan alıyor. Neyse, Manson’ın müritlerine verdiği adreste Sharon Tate kalıyordu. Birkaç arkadaşıyla beraber evde oturuyorlardı. Çete evi basıp herkesi öldürmüştür. Sekiz aylık hamile olan Tate’i de bıçak darbeleriyle öldürüp onun kanından evin duvarına “domuz” yazmışlardır. Yazacak veya söyleyecek pek bir şey yok…

Gelelim üçüncü “trajediye”… Roman Polanski’nin Amerika’dan kaçmasına sebep olan mahkeme kararı 1977 yılındaki bir olaydan dolayı verildi. O tarihte 43 yaşında olan Polanski 13 yaşındaki bir kız çocuğuna alkol ve hap içirerek tecavüz etti. Kızın annesiyle tanışıp kızın bir dergi için fotoğraflarını çekmek istediğini söyledi. Anne de kabul etti. Birkaç sefer fotoğraf çekimleri yapıldı. Bu esnada Polanski kızın çıplak fotoğraflarını da çekti. Nihayet bir gün Jack Nicholson’ın Mulholland’daki (David Lynch’in meşhur Mulholland Dr. filmi eleştirmenlerce 21. yüzyılın en iyi filmi seçilmiştir ) evinde tecavüz olayı gerçekleşir. Kızın İngilizce mahkeme tutanakları internette mevcuttur. Yıllar sonraki kitabında yönetmeni affettiğini söylemiştir. Polanski de kitabında kızın “isteksiz görünmediğini” yazmıştır…

Ne olursa olsun, bu büyük bir suçtur. Bu kişi aforoz edilmeliydi. Ben de aforoz etmedim. Bütün filmlerini hayranlıkla izledim. Bu düşüncelere yeni yeni sahibim. Allah belasını versin!

“GROUPPIE”LİK KURUMU

Nedir, kimdir “grouppie”? Rock starların konser çıkışlarında kapı önünden toplayıp kolaylıkla takılabildikleri kızlara “grouppie” denir. Bunlar çoktur. Sadece rock starlar değil bütün ünlü erkekler için takılacak kadın bulmak çok kolaydır fakat Kobe ile ilgili okuduğum bir yazıda doğru bir şekilde altı çizildiği üzere tecavüz eden erkekler nadiren zavallı erkeklerden çıkıyor. Cinsel olarak aktif ve normal hayatları olan insanlar genelde bunlar. Dolayısıyla “tecavüz etmeye ihtiyacı yok” gibi bir yargıya asla ve asla kapılmamalıyız. Bununla birlikte ünlüler dünyasında bazı grouppilerin de bu durumu istismar etttikleri yani para koparmak için iftira attıkları da görülmüştür. Bunu sadece akılda kalsın diye yazıyorum. Polanski’yi veya Kobe’yi savunmak için değil. Kobe’nin tecavüz ettiği kadın o esnada gördüğü bir otel görevlisiydi. Polanski’nin vakasındaki kişi ise 13 yaşında…

Türkiye bu konuda berbat bir şey yapmıştır geçen yıllarda. İtalya’da tecavüz cezası kesinleşmiş futbolcu Robinho’yu Sivasspor transfer etmiştir. Hatta sözleşmeye o davayla ilgili bir madde bile eklemişler. O kişi hala TR’de. Oynadığı takım Avrupa’da İtalya’dan bir takımla eşleşse gitmeyecek oraya… Böyle işte… Spor, müzik, sinema… Bunları benim kadar sevemezsiniz ama süper starım şerefsizse benim için biter. Tekrar edeyim, mevzu cinayetse bir dinlerim…

TOP 5 POLANSKİ FİLMİ

  • Apartman Üçlemesi
  • Chinatown
  • The Pianist
  • Tess
  • Knife In the Water
Bu yazı Sinema, Uncategorized kategorisine gönderilmiş ve , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.