“Entelköy Efeköy’e Karşı” (2011)

Bazı dostlarımın olumlu referansları sayesinde izlemeye karar verdim “Entelköy Efeköy’e Karşı” adlı filmi. Baştan söyleyeyim; ben filmin mizah dozunu yetersiz buldum, filmin kendisiniyse pek yaratıcı bulmadım. Küfürden hoşlanmadığım için ve de bu filmin ana mizah dayanağı da küfür olduğu için pek beni güldürmedi. Filmi halkçı bir siyasi taşlama olarak etiketleyebiliriz. Saçma sapan işlerin film, dizi diye insanlara sunulduğu bir ortamda bu tavır elbette değerlidir. Ancak, filmin derinlemesine ve bütünlüklü bir analizini yaparsak bazı sıkıntılar göze çarpacaktır. Bu filmde küçük burjuva sınıfına ve ütopik sosyalizme bir güzelleme var. Bunları tek tek açıklamak istiyorum.  Bu iki unsur bilimsel sosyalizme inananlar için tıkayıcı unsurlardır. Küçük burjuva yani doğrudan sömürüye uğramayan kendi üretim araçlarında çalışan sınıf. Bu sınıf çıkarı doğrultusunda burjuvaziye yaranmak ister. Ama yabana da atılmamalıdır, sol güçlendikçe solun yanında yer alacaktır. Son tahlildeyse güvenilmezdir. Çıkarına direkt olarak bir müdahale olmazsa kılını kıpırdatmaz. Yol kesen esnaf eylemlerini ve HES’lere karşı mücadele eden köylüleri bu duruma örnek verebiliriz. Evet, köylüler küçük burjuva sınıfıdır. Rahattır. Tuzu kurudur. Aza da tamah eder ve dediğim gibi çıkarına direkt olarak dokunulmazsa mücadeleye çok zor katılır. Gerçi, AKP Türkiye’de tarım ve hayvancılığı emperyalist tekellerin direktifleri doğrultusunda bitirme noktasına getirdiği için köylülük Türkiye’de yavaş yavaş minimize ediliyor. Topraksız köylülerse çoktaan büyük şehirlerde hizmet sektöründe yerlerini aldılar. Ve topraklı köylüler de bu yolda. Önümüzdeki beş senede büyük şehirlere beş milyon insan göç edecek. Tabi bunlar sorunlarıyla beraber göç edecekler. O vakit yaşayacağımız sıkıntıları sistem karşıtlığı üzerinden dile getirmezsek yapacağımız iş tam da koşu bandında koşmak olacaktır. Sonuç olarak, bu filmde köylülüğün dolayısıyla da küçük burjuva sınıfının güzellenmesi hoşuma gitmedi. Ütopik sosyalistler de var filmde. Şehirden kaçıp doğada komün hayatı yaşamak isteyen çevreye duyarlı insanlar filmin esas oğlanı. O köye termik santral kurulacağı zaman onurlu bir mücadele veren bu insanları takdir ediyorum ama ya geride kalanlar…Ya komşu köy…Ya şehirdeki modern köleler…Bu şekilde kırk elli kişinin kendini kurtarmayı düşündüğü topluluklara, ne kadar ideal olurlarsa olsunlar ütopik sosyalistler diyoruz biz. Bilimsel sosyalizmin; yani işçi sınıfının tarihsel olarak burjuvazinin karşısına çıkıp, o zamana kadar kendilerinden çaldıkları zenginliklere el koymasının, böyle işlerle uğraşmaya vakti yoktur. Bu er ya da geç gerçekleşecektir. Filmdeki tek komünist karakterin de köyün delisi olması beni işkillendirdi. O karikatür karakterin sunuluşu itibariyle bütün söylediği doğru şeyler gümbürtüye gitti. Sonuç olarak iyi bir film değil. Bana göre tabi ki…   


Bu yazı Entelköy Efeköy'e Karşı, Freidrich Engels, küçük burjuva, Sinema, Ütopik Sosyalizm Bilimsel Sosyalizm kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.