İki Atatürk Heykeli ve Düşündürdükleri

Kent merkezlerine siyasal iktidarı elinde tutan figürün heykellerinin dikilmesi elbette politik bir şeydir. En eski örneklerini Hristiyanlık öncesi Roma İmparatorluğu’nda görüyoruz. Sonra bu iş pek yapılmıyor. Ta ki Atatürk’e kadar…

Bir insanın hayattayken heykellerinin dikilmesinin uzun süre sonra ilk örneklerini Atatürk’te görüyoruz. Osmanlı padişahlarından bir tek Abdullaziz’in Beylerbeyi Sarayı’ndaki atlı heykeli vardır. O da zaten kamuya açık değildi.

Atatürk bunu neden yaptı? İdeolojik olarak, büyük bir kopuş olarak nitelendirebilecegimiz bir işe giriştiği için güçlü görünmek, güç toplamak istiyordu da ondan. Ayrıca mütevazı birisi de değildi. Mütevazı birisi ne Atatürk olabilir ne Fidel ne de Saddam. Enver Paşa kendisi için “Onu genelkurmay başkanı yapsak, padişah; padişah yapsak, allah olmak ister.” demiştir.

İlk heykel 1926 yılında Sarayburnu ‘ na dikilmiş olanıdır. M. Kemal henüz İstanbul’a gelememektedir. Gelmeden önce heykelini yollar. Fazlasıyla mesaj kaygısı gözeten bir eserdir bu. Diğer bütün önemli Atatürk heykelleri gibi bunu da Avusturyalı Krippler yapmıştır. Sarayın avlusundan Anadolu’ya bakmaktadır Atatürk. Manalıdır bu. Kararlı ve dinamiktir. Yumruğu sıkılıdır. Daha sonraki heykellerde görülecek olan askeri üniforma yerine Batılı, sivil, vatandaşvari bir kıyafeti vardır. Başa takılan nesneler de her zaman ideolojik olmuştur. Henüz karar verilmemiştir.

Bu heykelin günümüzdeki hali çok kötüdür. Tartışma konusu da olmuştu. 1950lerde açılan Kennedy caddesi zaten heykeli köşeye sıkıştırmıştır. Etrafındaki ağaçlar bence bilinçli şekilde kesilmemistir. Heykele yayaların veya hacıların mı diyeyim ulaşması zordur. Şu aralar çevresi tenekelerle kapalı. Bundan Bundan da önemlisi tam karşısına Çamlıca camisi dikiliyor. Geçenlerde Türk filmleri mekanları gezisi için Cankurtaran semtine gittim ve o zaman farkettim. Çamlıca camisinin yeri için epeyce düşünülmüş olmalı.

İkinci heykel 1927’de Konya’da açılan, aynı sanatçıya ait olan heykeldir. Zaten M. Kemal Sarayburnu açılışına gönderdiği telgrafi “Artık söz heykeltraşlarındır!” diye bitirmiştir. Konya’daki heykel objektif değerlendirmek gerekirse en başarılı Atatürk heykelidir. Mermer kaidesi çok başarılıdır.

Mesaj kaygısı yine üst düzeydedir. Bir elinde başak bir elinde kılıç görüyoruz. Türkiye’nin tahıl ambarı Konya Kemalistleri en çok uğraştıran il olmuştur. İsyanlarını bastırmak maliyetli olmuştur. Atatürk “Buğdayınıza şükredin!” der gibidir. Bütün Atatürk heykelleri çarşının ortasında ve yönü kalabalıklara dönük olur. Konya’daki nispeten dışarıdadır ve sırtı çarşıya dönüktür. Bir içerleme veya protesto vardır.

Konya’ya veya Sarayburnu ‘ na yolunuz düşerse bunları hatırlamanızı isterim. Unutmayınız her şey göründüğünden daha fazlasıdır. Bazen daha azı da olabilir…

Türkiye’de iki yüz yıllık maç devam ediyor. Sınıf siyasetinin oyuna girmesi umuduyla ilgiyle maçı seyretmeye devam ediyorum.

Bu yazı Tarih, Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.