Belgesele geçmeden önce bir sitenin tanıtımını yapmak istiyorum. Sine-Göz bir çevrim içi film izleme sitesi. Sitede bulunan Manifesto’ya tıkladığınızda, bu siteyi açanların hayata soldan baktıklarını ve burjuva sinema anlayışına karşı olduklarını ilan ettiklerini görüyorsunuz. Seçtikleri filmler de genelde alternatif, siyasi, fazla gösterim şansı bulmayan, ana akım sinema dışında yer alan filmler. Tabi içlerinde ana akımda yer alanlar da var ama nitelikli olanlarına yöneldikleri bir gerçek. Filmlerle ilgili Türkçe özetler var ve sorunsuzca, iyi kalitede, Türkçe alt yazıyla izlenebiliyor. Yorum bölümü de mevcut. Yani egemen sinemadan sıkılmış ve alternatif işlerin peşinde olanlar için çok iyi bir fırsat. Değerini bilelim, destek olalım lütfen!
Siteyi kuranların hayata soldan baktıklarını belirttik ama film arşivinde bu dört başı mağrur anti-komünist eser de yer alıyor. Kuzey Kore doğru dürüst fotoğraf bile servis etmeyen, dünyada şu anda Sosyalizmin yaşandığı iki ülkeden biri (diğeri Küba). Tabi kaçınılmaz olarak Batı dünyasının çok sert bir ambargosuna maruz kalıyor ve Sovyetler’in çözülüşünden sonra da çok zor durumda kaldıklarını biliyoruz ama genel olarak nasıl bir hayat olduğunu bilmiyoruz. Kuzey Kore’nin, insanlığın nihai kurtuluşu için yürütülen Sosyalizm mücadelesinde ne izler bırakacağı tarihe not düşülecektir ama bugün kendini solda tarif eden her bireyin bu tür çakallıklara karşı uyanık olması zorunludur. Milyarlarca insanı Kapitalizme ikna etmeyi şimdilik başarmış olan anti-komünizm öldü dediği Komünizmden ölesiye korkmaktadır. O yüzden 24 milyoncuk Kuzey Kore’ye 11 milyoncuk Küba’ya saldırmaktan bir an bile geri durmamaktadır. Bu ülkelerde mevcut olan ve kimsenin inkar etmediği zorluklar üzerinden, bu saldırlara değinmeden yapılan Sosyalizm eleştirisi kötü niyetlidir. Tekrar gibi olacak ama barınma, eğitim, sağlık, ulaşım, iş güvencesi, kültür, sanat, spor, aydınlanmacılık… Biraz durun ve bunlara erişmek için ne çileler çektiğinizi veya çekiyor olduğunuzu, ne ciğeri beş para etmez insanlara boyun eğdiğinizi bir düşünün. Bunlar Sosyalizmde (Kuzey Kore’de) herkesçe erişilebilir. Ama “Noord-Korea: Een Dag Uit Het Leven/Kuzey Kore Hayatından Bir Gün” (2004) bize Kuzey Kore’de araba satın alma özgürlüğü ve İnternetin olmadığını söylüyor ve bizim de vay be Kapitalizm ne iyi bir şeymiş dememizi bekliyor. Biz demiyoruz tabi de filmin altındaki yorumları okuyunca bazılarının dediğini görüyoruz. Şöyle bir önerim var: Neredeyse 24 saat balık istifi yolcu taşıyan Sultanbeyli-Üsküdar (11ÜS) otobüsüne gidelim ve kardeşler, burada Kapitalizm var ve sizin araba satın alma özgürlüğünüz var, değerini bilin diyelim. Olacaklardan sorumlu değilim. Lenin demiş zaten: Özgürlük eşittir meta sahiplerinin özgürlüğü. Bir de İnternete şükredecek miyiz? İnternetin aydınlanma getirmediğini aksine var olan sığlığa daha da sığlık kattığını görmüyor muyuz? Bu ve benzer bir sürü klişe. Kuzey Kore’yle ilgili üzerinde düşünülmesi gereken şeyler vardır elbette ama bu işi bu kötü niyetli halk düşmanlarıyla beraber yapamayız. Belki biraz paranoyakça olacak ama ben bu belgeselde kullanılan mekan çekimlerinin gerçek olduğunu, diyaloglarınsa Güney Kore’de kurgulandığını düşünmeye başladım. Yapar mı yaparlar. Daha önce yaptılar, biliyoruz. Namussuzlar!
Not: Şu anda Sine-Göz’e erişilemiyor. Teknik bir hata var. Birkaç günde düzeltilecekmiş.