Martin Scorsese beyaz Kürt sinemasını sunar

Hollywood’un icat ettiği son numaralardan biri de filmleri ünlü yönetmenlerin adlarını kullanarak pazarlamak. Yönetmen olduğu kadar yapımcılığıyla da bilinen Steven Speilberg’i ayırıyorum ama o da yönetmeni olmadığı işlerde ismini kullanmıyor değil. Sanırım ilk kez “Hero/Kahraman” filmi Tarantino sunar etiketiyle pazarlanmıştı. Sonra Wachowski kardeşler sunar kendisini göstermişti bir filmde. “Rhino Season/Gergedan Mevsimi” de Martin Scorsese sunar diye başlıyor. Bu çürümüşlüğü bir yana (çöpe) bırakalım ve filmi inceleyelim.

Bugün bir Kürt sinemasından söz edilebilecekse İran’lı Kürt yönetmen Bahman Ghobadi bu sinemanın en önemli temsilcilerinden biri, “A Time for Drunken Horses/Sarhoş Atlar Zamanı” (2000) ve “Turtles Can Fly/Kaplumbağalar da Uçar” (2004) en iyi filmlerinden bazıları olarak anılır. Ghobadi’nin sineması militan bir sinemadır. Tabiri caizse kamerasını sırtına alıp sınırlarda yaşayan Kürt yoksullarının hayatlarını resmetmiştir. Bunu yaparken teknik olarak kesinlikle sınıfta kalmaz. Tamamen amatör yani gerçek kişilerdir oyuncuları. Oyuncularının onun filminde oynadıktan sonra başlarına ne geldiği bilinmez. Ama bu oyuncular seyircide yabancılaşma duygusu yaşatmazlar. Kürt yoksullarının yaşadığı trajedi onun filmlerinde bütün çıplaklığıyla görülür. Tam anlamıyla gerçek bir sinema yapar Ghobadi.

Ta ki her zaman egemenlerin sevdiği bir figür olan ve varoluşunu gerçekleştirirken Kürt kimliğini de bir çeşni olarak çok akıllıca kullanan beyaz Kürt Yılmaz Erdoğan’ın etki alanına girene kadar. Bugüne kadar hiçbir bedel ödememiş aksine malı götürmüş birisi olarak Yılmaz Erdoğan belli ki iyi bir sinema izleyicisi. Biraz Nuri Bilge, biraz Tarkovski, biraz David Lynch, biraz İran sineması, biraz Kürt sineması, biraz da Hollywood-Yeşilçam star sineması yapmak istemiş ve Ghobadi’yi satın almış. Tabi bunların hiçbiri tam olarak olmamış. Film bittikten sonra Eee? diyorsunuz. Sinemaya imgeleme, mistisizm, sembolizm, esrarcengizlik falan gibi özellikler iyi yedirilirse tadından yenmiyor ama bunlar zorlanırsa o kadar sıkıcı oluyorlar ki.. Böyle olunca Martin Scorsese’nin sunması bile filmi kurtaramıyor.

Burada, 2009’da çektiği ve Tahran’daki yer altı müziğini işleyen muhteşem belgesel çalışması “No One Knows About Persian Cats/Kimse İran Kedileri Hakkında Konuşmuyor”‘dan sonra İran’dan kaçmak zorunda kalan Ghobadi’ye haksızlık yapmak istemiyorum. Yaşamak için para kazanması lazım. Ama bu film Yılmaz Erdoğan’ın tercihleri sonucunda ortaya çıkmış bir sipariş eserdir.  

Bu yazı Bahman Ghobadi, Fasle kargadan, Gergedan Mevsimi, iran sineması, Kasi az gorbehaye irani khabar nadareh, Kürt sineması, No One Knows About Persian Cats, Rhino Season, Sinema kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.