Türkülerde siyaset 3

1915 yılında, binlerce yıldır Anadolu’da yaşayan bir halk olan Ermeni halkının tamamına yakını sürüldü. Sürülenlerin de tamamına yakını katledildi. Bu konuda bazı kitaplar okudum ama hiçbir şeyi ispat edemem. Önce bu katliamın acısını hissedebilmek gerekiyor.

Sonra sanırım “soykırım” meselesi gündeme gelecektir. Soykırım demeden önce daha önemli bir mevzu var. T.C devletine veya Türkiye halkına soykırımcı demek isteyen, yaptırımı tartıştıran Amerika, Fransa gibi ülkelere evelemeden gevelemeden “ha siktirin” demek gerekiyor. Dünyanın başına belaları açan ve gelmiş geçmiş en büyük ölüm makinesi olan Amerika gibi bir devlet, kimseyi vahşetle yargılayamaz. Amerika’nın ve yardakçılarının bize göre yapması gereken şey halkın ve işçi sınıfının iradesiyle tarihten silineceği anı beklemek olmalıdır. O kadar!

Bir de “halklar birbirini anlasın” yargısı var değinmek istediğimiz. Son zamanların favori teması “empati” bana göre yanlış bir zemin üstünde yükseliyor. Günümüz dünyasında, toplumsal düzenlerde kapitalist-emperyalist çarkın işleyişi tahlil edilmeden kimse kimseye empati kuramaz. Kurabilir, vicdan yapabilir, gözyaşı dökebilir ama hep bir şeyleri eksik bırakmış olur. Geçmişte de farklı değildi. 1915 1. Dünya Savaşı’nın yaşandığı bir tarihti. Bu savaşın sorumluluğu emperyalizmdedir. Bu katliamları örgütleyenler o anda savaşın içerisinde bulunuyorlardı. Taraftılar. İhaleyi, “Anadolu’yu Türkleştirmek” gibi flu bir başlık altında bir iki İttihatçı paşanın “çılgın procesine” yıkmak doğru bir yaklaşım değil. Niye Anadolu’yu Türkleştirmek istiyorlardı? Nasıl bir toplumsal düzen ve devlet örgütlenmesi öngörüyorlardı? Kimlerden etkilendiler? Kimler onlara ilham verdi? Kimler mühimmat verdi?

Katliamlar aşağıdan, kendiliğinden gerçekleşmez. Yukarıdan örgütlenir. Aynı faşizm gibi. Bunu da yapan siyasettir. Üretim ve paylaşım ilişkileri belirler siyaseti. Bunlardan bağımsız, ayrı bir alanda, sadece psikolojiyle açıklanabilecek büyük toplumsal olaylar olmamıştır tarihte. Yani kimse kimseye gıcık olduğu için “soykırım” yapmaz. Şu halk benim hoşuma gitmiyor, şunları toptan ortadan kaldırayım da rahat edeyim demez. Birleşmiş Milletler’in (ki en baba emperyalist örgüttür) yaptığı soykırım tanımı bilimsellikten uzak. “Ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması; [ve] çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi.” Ee? Yapılan tarif ediyorlar. Neden yapıldığını açıklamıyorlar. Buradan pis kokular geliyor.     

1915’le ilgili bir türkü var. Adı “Ahçik”. Yaşanan trajedinin boyutu sözlerden hissediliyor. Bazı yerlerde bu türkü tempolu icra ediliyor. Bir uyumsuzluk yaşanıyor o icralarda. Yavaş versiyonlardan favorim Seyfi Yerlikaya’nın yorumu.    

Bu yazı Ahçik, Ermeni Sorunu, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Türkülerde siyaset kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Türkülerde siyaset 3 için 2 cevap

  1. serra aktaş der ki:

    Son dönemde bloğunuz yalnızca futbola yönelik bir durum almıştı. ben de bu yüzden fazla uğramıyordum. Bugün görüyorum ki farklı konulara da yer vermişsiniz. Bunun devamını diliyorum

  2. Yılmaz Elver der ki:

    Ne yapalım ekmek parası Serra hanımcığım..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.