Türkiye’de Kaç Büyük Takım Vardır?

index

 

Beleştepe dergisi için yazdığım yazıdır…

Bu soruya nasıl cevap verirsiniz?

Kimileri beş diyebilir. 2010 yılında Bursaspor şampiyon olduğu için “büyük” sayısını beşe çıkaranlar vardır muhtemelen. “Bursaspor, o günden beri bir büyük takım havasında mıdır?” sorusu da cevaplandırılmayı beklemektedir.

Zirve noktasında geriye düşmeye başlayabiliriz. “Dört büyükler” düşüncesi oldukça yaygın kabul görmektedir. Basın yayın kuruluşlarının söylemlerinde bu düşünce hakimdir. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor Türkiye’nin dört büyük takımıdır çoğunluğa göre. Fikirlerimizi sona saklayıp devam edelim.

Aynı basın yayın kuruluşlarının bazı muhabirleri, bazı köşe yazarları ve bazı Anadolu takımı futbolcuları bazen ağızlarından “üç büyükler” diye bir tabir çıkarırlar. Trabzonspor’u dışarıda bırakan bir söylemdir bu. Gerçekçidir ama kullanılması biraz ayıp kaçan bir tabirdir.

Üçten önce iki sayısı geliyor. Az sayıda da olsa “iki büyükler” düşüncesine sahip olduğunu bildiğimiz insan var. Bu dergiyi yayına hazırlayanlar ve derginin okuyucuları arasında, sanıyoruz, epeyce bir sayıda böyle düşünen insan var.

Bu kişiler ezici bir çoğunlukla Beşiktaşlı. Bunlar elbette takımlarını çok büyük ve değerli görüyorlar ama diğer iki takımla eşit şartlara sahip olmadıklarını düşünüyorlar. Bu eşitliksizlik alenen değil de dolaylı yoldan yapılıyor diye düşünüyorlar. Bilemiyoruz alenen yapıldığını düşünenler de vardır belki.

Burada büyük takımdan kastedilen şeyin ne olduğunu aşağı yukarı herkes anlıyor. Bir değer atfetmekten ziyade birileri tarafından, çeşitli sebeplerden dolayı ve de çeşit çeşit yollarla avantajlı hale getirilen takımları kastediyoruz.

Bir Trabzonsporlu için neredeyse dünyada takımından daha değerli bir şey olmayabilir. Bütün dünyanın birleşip Trabzonspor’a karşı olduğunu, bunun için gizli örgütler falan kurduğunu da düşünebilir.

Bir Beşiktaşlı için de takımı, bir futbol takımdan çok öte bir anlam ifade edebilir. Başarılı olması için, takımının, Fenerbahçe ve Galatasaray’dan iki kat fazla çaba sarf etmesi gerektiğini düşünebilir.

Ancak bir Fenerbahçeli veya Galatasaraylının, belli maçlar veya dönemler haricinde “mağdur” olduklarını, kendilerine karşı kumpas kurulduğunu düşündükleri pek görülmemiştir…

Elimizde “iki büyük takım” düşüncesini destekleyen istatistikler de mevcuttur.

Trabzonspor 1974-75 sezonunda birinci lige çıkmıştır. 41 senedir birinci ligdedir ve şampiyonluk mücadelesi vermektedir. O tarihte Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş şampiyonluk mücadelesi vermekteydiler ve bunlardan hiçbiri Trabzonspor birinci lige çıktı diye şampiyonluk mücadelesi vermekten vazgeçmemişlerdir.

Yani sözün özü, 41 yıldır bu dört takım şampiyonluk mücadelesi vermektedir. Bu arada, bize göre Bursasporlular bırakın şampiyonluk mücadelesi vermeyi düşünmeyi, hala şampiyon olduklarına bile inanamamaktadırlar. “Nasıl olur?”

Peki, “sondan iki” büyük takım olan Beşiktaş ve Trabzonspor’un baş başa şampiyonluk mücadelesi verdiği sezon sayısı sizce kaçtır?

İki (rakamla 2)…

1981-82 sezonunda Beşiktaş 44 puanla (iki puanlı sistem var) şampiyon olurken 43 puanlı Trabzonspor ikinci oluyor. Hemen arkalarından 41 puanla yine Fenerbahçe stepneye yatmış bu arada. Yaşımız yetmediği için o sene ne oldu da böyle bir şey ortaya çıktı, bilemiyoruz.

Diğer sezon ise 1994-95 sezonu. Daum’un Beşiktaş’ta şampiyonluk yaşadığı sezon. 79 puanlı şampiyonun ardından 76 puanlı ikinci geliyor. Neyse ki zirve yarışında baş başalar. 69 puanlı üçüncü Galatasaray’ın bu iki takıma elleşmesi mümkün olmamış. Bu sezonu yaşımız gereği hatırlıyoruz. Şota gibi olağanüstü bir futbolcu vardı Trabzonspor’da.

Öyle ya da böyle…

İddiamız net: Türkiye’de Fenerbahçe, Galatasaray dayatması vardır. Bu dayatma örtülüdür ama çeşitli araçlarla gerçekleştirilmektedir. Bu dayatmanın olduğu yerde başka bir takımı tutmak başlı başına bir değer ifade eder ve tuttuğunuz bu başka takımın başarılı olması da iki kat fazla değerlidir.

Hababam Sınıfı Uyanıyor’da (1977) bir sahne vardır. Fenerli Hababam, maça kaçar ve dönüşte her zamanki gibi Mahmut Hoca onları merdivende beklemektedir. Şaban bombayı patlatır: Biz zaten hayatta iki şeyden çekiyoruz. Bir Mahmut Hoca bir de Trabzonspor…

Herkesin birbirinden çektiği bir futbol ortamına kavuşmak dileğiyle, ilk sayısında, Beleştepe Dergisi’nin okurlarını selamlıyorum…

Bu yazı Futbol, Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.